Türkiye, son 20 yılda savunma sanayiine yaptığı stratejik yatırımların karşılığını güçlü bir şekilde almaya başladı.
Milli teknolojilere dayalı yerli üretim hamleleriyle küresel ölçekte dikkat çeken Türkiye, savunma alanındaki bağımsızlığını hızla artırırken, dünya sahnesinde de adından söz ettiriyor.
2002 yılında yalnızca 56 firma ve 62 projeyle faaliyet gösteren savunma sanayii sektörü, büyük ölçüde dışa bağımlı bir yapıya sahipti.
Ancak bugün gelinen noktada, 3 bin 500'ün üzerinde firma, 1.400'den fazla proje ve yüzde 82 yerlilik oranıyla güçlü bir milli ekosistem inşa edilmiş durumda. Bu büyüme yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik bir başarı olarak da öne çıkıyor.
Savunma sanayii bugün yaklaşık 100 bin kişilik istihdam kapasitesiyle, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. Özellikle insansız hava araçları teknolojisinde Türkiye, dünyada ilk üç ülke arasında yer alırken, elektronik harp alanında öncü konumunu güçlendiriyor.
Ayrıca Türkiye, kendi savaş gemisini üretebilen sayılı ülkelerden biri olmayı başardı.
Ekonomik göstergeler de bu yükselişi net biçimde ortaya koyuyor. 2002 yılında 248 milyon dolar seviyesinde olan savunma ve havacılık ihracatı, 2024 itibarıyla 7 milyar 154 milyon dolara ulaştı. Bu süreçte ihracat 30 kat artarken, sektörün cirosu da 1 milyar 62 milyon dolardan 20 milyar 237 milyon dolara çıkarak yaklaşık 20 kat büyüme kaydetti.
Savunma projelerinin hacmi de dikkat çeken bir atış gösterdi. 2002’de yalnızca 62 proje yürütülürken, bu sayı 2025 itibarıyla 22 katlık artışla bin 350’ye yükseldi.
Aynı dönemde, savunma projelerinin bütçesi 5.5 milyar dolardan 100 milyar doların üzerine çıktı. Türkiye, bu güçlü yükselişle hem bölgesel caydırıcılığını artırıyor hem de küresel savunma endüstrisinde stratejik bir aktör olarak konumunu pekiştiriyor.
