Deniz mi battı?

Mülteci konumundaki Suriyeliler’in akın akın sahile gitmelerinden rahatsızlık duyduklarını belirten İBB’nin CHP’li meclis üyelerinden Nadir Ataman, gündeme düşürdüğü algı operasyonuyla iki farklı ülkenin vatandaşlarını karşı karşıya getirecek ifadeler kullandı. Bakırköy Belediye Meclis üyesi Ataman’ın, “Yeşilköy olmuş Arapköy” şeklindeki değerlendirmesi de mültecileri hedefe koyan açıklama olarak dikkat çekti. Yerel yönetimleri elinde bulunduran, sahile kıyısı olan CHP’li ilçelerde Suriyeliler’in çoğunlukta yaşadığını iddia eden Ataman, sahillerin Suriyeli işgali     altında olduğundan bahsetti, konuyla ilgili İBB Meclisi’ne getirdiği önergesinde, ivedilikle önlem alınmasını istedi.

CHP'den algı operaysonu
CHP’li üye önergesinin satır aralarında, Suriyeliler’in, CHP’li yerel yönetimlerin iktidar olduğu ilçelere kasıtlı olarak gönderilip gönderilmediği şeklindeki tesbitinin de yanıtlanmasını isterken, en çok Suriyeli’nin, AK Parti’nin         yönettiği Esenyurt, Küçükçekmece, Bağcılar, Fatih ve Sultangazi’de yaşadığı gerçeğini gözardı etti. Ataman’ın, “İnsan düşünmeden edemiyor. CHP’li belediyelerin yönetiminde olan ilçelere özellikle mi Suriyeliler yönlendiriliyor?” şeklindeki sorusu siyaseten muhalif bir yaklaşım olarak değerlendirildi. Büyükçekmece Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Hasan Akgün de geçmişte mülteciler hakkında tartışılan açıklamalar yapmıştı.

Suriyeliler ile ilgili soru önergesi veren CHP'li Meclis Üyesi Nadir Ataman, “Yeşilköy olmuş Arapköy” ifadesini kullandı. Sahillerin Arapların işgali altında olduğunu söyleyen Ataman “İnsan düşünmeden edemiyor, CHP’li belediyelerin yönetiminde olan bu ilçelere özellikle mi Suriyeliler yönlendiriliyor? Aksi halde İBB’nin yetki alanı içinde olan bu alanlara İBB neden bir düzen getirmiyor?” diye konuştu. CHP İBB ve Bakırköy Meclis Üyesi Nadir Ataman, İstanbul'daki tüm sahillerin Suriyelilerin işgali altında olduğunu iddia ederek “CHP'li belediyelerin yönetiminde olan bu ilçelere özellikle mi Suriyeliler yönlendiriliyor” ifadesini kullandı.

Dün yapılan İBB Meclisi oturumunda sözlü önerge veren Ataman, “Kadıköy, Maltepe, Kartal, Beşiktaş, Avcılar gibi önemli miraslarımızdan ve tarihi eslerimizden Florya Atatürk Deniz Köşkü'nün olduğu alan da dahil İstanbul’un sahilleri işgal altında. Buralar Suriyeliler ve göçmenler tarafından işgal edilmiş durumda. Hatta birçoğu çadır kurmuş gece sahillerde kalıyor. Bisiklet ve yürüyüş yollarında mangal ve çadırlar olağan 
karşılanır hale geldi. İlçelerde yaşayan yerel halk artık sahillere inemez oldu. Neredeyse sahillerde Türkiye vatandaşı görmek imkânsız hale geldi. İnsan düşünmeden edemiyor, CHP’li belediyelerin yönetiminde olan bu ilçelere özellikle mi Suriyeliler yönlendiriliyor. Aksi halde İBB’nin yetki alanı içinde olan bu alanlara İBB neden bir düzen getirmiyor” diye konuştu.

Halk sahile inemiyor
Sahillerdeki seyyar satıcı sorununa da değinen Ataman, “Seyyar köfteci yasak, sebzeci yasak, simitçi yasak, pilavcı yasak ama hiçbiri hijyeni olmayan binlerce mangal serbest. Sahillerde seyyar satıcılar cirit atıyor. Hijyen sıfır, tuvalet ihtiyaçlarını ağaç diplerine, duvar kenarlarında gideriyorlar. Yakında ciddi sağlık sorunları yaşanabilir. Huzur yok, denetim yok... Yakında yerel halkla Suriyeliler arasında gerginlik çıkarsa hiç şaşırmayız. Çünkü kentli kentinin nimetlerinden faydalanamıyor, korkudan sahile inemiyor, azınlıkta kaldı. Civarda emlak fiyatları gerildi, esnaf hırsızlık olaylarında büyük artışın olduğunu söylüyor. Suriyeliler ile yerel halk, esnaflar arasında gerginlik çıkarsa bunun sorumlusu kim olacak?” dedi.

Tedbir alınıyor mu?
“Bakırköy sahilleri Suriyelilerin; iç kısımların Türkiye vatandaşlarının... Yeşilköy olmuş Arapköy” diyen Ataman şu soruları yöneltti; “Bu sorunların çözümü yönünde hangi tedbirler alınmıştır? Alınan tedbirler yeterli midir?  Başka alınmasını düşündüğünüz tedbirler var mıdır? Bu konuda bugüne kadar intikal etmiş şikâyetler var mıdır? Ayrıntıları ve sonuçları nedir?” Büyükçekmece Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Hasan Akgün de Suriyelilerin sahilleri kirlettiğini belirterek, “Misafirlerimizin ev sahibine saygı duyarak hayatlarını idame ettirmelerini bekliyoruz. Aksi takdirde yaşanabilecek huzursuzluklarda en büyük zararı mülteci kardeşlerimiz görecektir. Çünkü toplumumuz onlara karşı hoşgörüsünü kaybedecektir" açıklamasını yapmıştı.