Türkiye, Afrin operasyonunu çok hızlı yürütmeli ve harekatın bu bölümünü gecikmeden sona erdirmelidir. ABD'nin süre sınırlaması serzenişinin altında aslında; harekatın 'uzamasını temin etme' şeytanlığı yatmaktadır. Zira; 5 bin TIR dolusu ve ancak düzenli orduların sahip olacağı ağır silahları ellerine verdiği PYD, PKK, YPG bu silahları ne yapacak, kime karşı kullanacak? sorusunun cevabını vermek hiç zor değildir. Terör örgütlerinin ellerindeki bu silahları kullanabilmeleri için eğitim almaları gereklidir. Bunun için de yabana atılmayacak bir zamana ihtiyacı var.
**
ABD, "harekat kısa zamanda bitmeli" derken; 'nasılsa Türkiye söylediğimizin tersini yapar, sözümüze itibar etmez...' düşüncesiyle, güya harekatın uzamasının da doğuracağı riskleri dile getirerek yalnızlığını gidermeye ve kendisine yandaş bulmaya, zaman kazanmaya çalışıyor. Halbuki ABD' nin gerçek hedefinin "nasıl olur da harekatı uzatırız?" planı olduğu apaçık anlaşılmaktadır. ABD açısından bölgede kaos hiç durmaksızın devam etmelidir ki; dünyanın öbür ucundan bölgemize gelmesini, yerleşmesini yutturabilsin...
**
Şeytan şeytanlığını yapacaktır, ancak şeytanın hilesi basittir, kendini saklayamayacağı gerçeğinden haberi yoktur. Çünkü; ilahi öğreti, Nisa suresi 76. ayetinde: "İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tağut (batıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır." buyurmakdır.
**
Yanlış yolda olduğunu bilmelerine rağmen Avrupa Ülkeleri'nin ABD'ye, net bir şekilde "dur" dememiş olmaları sadece onun güçlü olması veya ABD' nin "Güvenli Bölge" önerisi sebebiyle değil, bizim bir rehavete kapılarak olayı uzatmamıza ve ABD'nin vakit kazanmasına yöneliktir. Amaçları, ABD'nin değirmenine su taşımaktan başka birşey değildir.
**
Dostluklar, anlaşmazlıklar veya stratejiler artık devamlılık göstermiyor. Kısa zamanlı veya konu bazlı oluyor. Yani, devletlerin dostluk ya da düşmanlığı çıkar ve menfaatin durumuna göre anlık olarak değişebiliyor. ABD ile Türkiye arasında yaşanan günümüz ilişkileri buna en güzel örnektir. Türkiye, ivedi bir şekilde ÖSO temsilcilerini de yanına alarak Soçi görüşmelerini takiben Esad (Suriye) ile görüşmelere başlamalıdır. Bu görüşmeler sonucunda oluşacak olan mutabakattan ABD, Rusya ve İran'ın elinin zayıflatılması temin edilebilir... Türkiye, masadaki görüşmelerde kendi elini daha da güçlendirmek ve gelecekteki tehlikeli oyunlarına karşı bu üç ülke ve Batı'nın cesaretini şimdiden, fırsat eldeyken kırmalıdır. Buna paralel olarak da Harekat'ın süratle sonuç alacak şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bir çok bakımdan elindeki bu altın fırsatı Türkiye dikkatlice kullanmalı, bir daha kolayca ele geçmeyeceğinin bilincinde hareket etmelidir.
**
Türkiye, özellikle Batı'da kendi aleyhinde yapılan bilinçli ve olumsuz algı operasyonuna karşı uyanık olmalı, içeride de, Türk Tabipler Birliği ve Türkiye Mimarlar Mühendisler Odaları Birliği vb.'nin kullanmakta olduğu materyalleri ellerinden kısa zamanda almak için faaliyet yapmalıdır. 170 küsur kişinin bir araya gelip dışarıdan da destekli olarak yaptıkları bildirilerin, açıklamaların kafaları karıştırmasına izin verilmemelidir.
**
Dünyaya, demokratik ve insani mesajlar vermek elbette Türkiye' nin görevidir. Sahada uyguladığı stratejik faaliyetini, dünyaya aralıksız ve etkin bir şekilde anlatmalı, gelecekte hiç bir eleştiriye maruz kalmamalıdır. Şu kadar ki, tüm dünyayı ikna etmemiz de mümkün olmayacağı gibi böyle bir mecburiyetimiz de yoktur zaten...
**
Sahadan masaya inildiğinde, masada elimizi daha güçlü tutacak pozisyon sağlamamız önemlidir. "Açılım Süreci Çalışmaları" nın dahi mümkünse; en kısa zamanda, kendi birlik ve bütünlüğümüzü sağlamak, Kürt kardeşlerimizle sonsuza dek birlikte yaşamak amaçlı olarak "buz dolabı"ndan çıkarılması bir zarurettir. Hem, bir şekilde ' buz dolabının ceryanlarının kesilebileceği endişesini de bertaraf etmek bakımından bu elzemdir. İçerdeki bütünlüğü dost/düşman herkese göstermelidir.
Selam ve sevgi ile.
**
ABD, "harekat kısa zamanda bitmeli" derken; 'nasılsa Türkiye söylediğimizin tersini yapar, sözümüze itibar etmez...' düşüncesiyle, güya harekatın uzamasının da doğuracağı riskleri dile getirerek yalnızlığını gidermeye ve kendisine yandaş bulmaya, zaman kazanmaya çalışıyor. Halbuki ABD' nin gerçek hedefinin "nasıl olur da harekatı uzatırız?" planı olduğu apaçık anlaşılmaktadır. ABD açısından bölgede kaos hiç durmaksızın devam etmelidir ki; dünyanın öbür ucundan bölgemize gelmesini, yerleşmesini yutturabilsin...
**
Şeytan şeytanlığını yapacaktır, ancak şeytanın hilesi basittir, kendini saklayamayacağı gerçeğinden haberi yoktur. Çünkü; ilahi öğreti, Nisa suresi 76. ayetinde: "İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tağut (batıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır." buyurmakdır.
**
Yanlış yolda olduğunu bilmelerine rağmen Avrupa Ülkeleri'nin ABD'ye, net bir şekilde "dur" dememiş olmaları sadece onun güçlü olması veya ABD' nin "Güvenli Bölge" önerisi sebebiyle değil, bizim bir rehavete kapılarak olayı uzatmamıza ve ABD'nin vakit kazanmasına yöneliktir. Amaçları, ABD'nin değirmenine su taşımaktan başka birşey değildir.
**
Dostluklar, anlaşmazlıklar veya stratejiler artık devamlılık göstermiyor. Kısa zamanlı veya konu bazlı oluyor. Yani, devletlerin dostluk ya da düşmanlığı çıkar ve menfaatin durumuna göre anlık olarak değişebiliyor. ABD ile Türkiye arasında yaşanan günümüz ilişkileri buna en güzel örnektir. Türkiye, ivedi bir şekilde ÖSO temsilcilerini de yanına alarak Soçi görüşmelerini takiben Esad (Suriye) ile görüşmelere başlamalıdır. Bu görüşmeler sonucunda oluşacak olan mutabakattan ABD, Rusya ve İran'ın elinin zayıflatılması temin edilebilir... Türkiye, masadaki görüşmelerde kendi elini daha da güçlendirmek ve gelecekteki tehlikeli oyunlarına karşı bu üç ülke ve Batı'nın cesaretini şimdiden, fırsat eldeyken kırmalıdır. Buna paralel olarak da Harekat'ın süratle sonuç alacak şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bir çok bakımdan elindeki bu altın fırsatı Türkiye dikkatlice kullanmalı, bir daha kolayca ele geçmeyeceğinin bilincinde hareket etmelidir.
**
Türkiye, özellikle Batı'da kendi aleyhinde yapılan bilinçli ve olumsuz algı operasyonuna karşı uyanık olmalı, içeride de, Türk Tabipler Birliği ve Türkiye Mimarlar Mühendisler Odaları Birliği vb.'nin kullanmakta olduğu materyalleri ellerinden kısa zamanda almak için faaliyet yapmalıdır. 170 küsur kişinin bir araya gelip dışarıdan da destekli olarak yaptıkları bildirilerin, açıklamaların kafaları karıştırmasına izin verilmemelidir.
**
Dünyaya, demokratik ve insani mesajlar vermek elbette Türkiye' nin görevidir. Sahada uyguladığı stratejik faaliyetini, dünyaya aralıksız ve etkin bir şekilde anlatmalı, gelecekte hiç bir eleştiriye maruz kalmamalıdır. Şu kadar ki, tüm dünyayı ikna etmemiz de mümkün olmayacağı gibi böyle bir mecburiyetimiz de yoktur zaten...
**
Sahadan masaya inildiğinde, masada elimizi daha güçlü tutacak pozisyon sağlamamız önemlidir. "Açılım Süreci Çalışmaları" nın dahi mümkünse; en kısa zamanda, kendi birlik ve bütünlüğümüzü sağlamak, Kürt kardeşlerimizle sonsuza dek birlikte yaşamak amaçlı olarak "buz dolabı"ndan çıkarılması bir zarurettir. Hem, bir şekilde ' buz dolabının ceryanlarının kesilebileceği endişesini de bertaraf etmek bakımından bu elzemdir. İçerdeki bütünlüğü dost/düşman herkese göstermelidir.
Selam ve sevgi ile.
