Yoksul Sarıyer....

Yargılanamaması ve de geri iadesinin zorlaştırılmasının yolunu açacağı ileri sürülen Fethullah Gülen'in vatandaşlıktan çıkarılması hazırlıklarını sürdüren iktidarın HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi, ve diğerleriyle koalisyona devam ettiğini düşündüğü CHP'nin moralini bozmak ve bu koalisyonu dağıtmak adına yeni oyunlar peşinde olduğu ileri sürülen şu süreçte bir CHP'linin sarayda Başkan Erdoğan'la görüştüğü tartışmaları siyasetin 1. gündemine yerleştirilen ülkenin asıl, 1. gündemi olan ekonomi yollardaki trafiği oluşturan araçların tasarruf adıyla yollara çıkamaması gibi yine arka plana düştü.
Terör örgütü YPG ve PKK’ya yönelik yapılan operasyonların ekonomiye en büyük yükü getirdiğini bilip de diğer adına Kürt     sorunu denilen soruna barışçıl çözüm arayışları düşünmeyen aynı hükümetin durduk yerde, gene terör örgütü ilan ettiği FETÖ’yü vatandaşlıktan çıkarma girişimi içine girmesi de düşündürücü olurken her iki örgütün de üzerinde kurduğu baskıyla büyük maliyetlere neden olduğu ekonominin çarkı olan inşaat sektörüde kimlerden oluştuğu belli olmayan Anıtlar Kurulu ve saçma sapan İmar Komisyonlarına takılmış durumda.
Bunun en bariz örneği; İstanbul'un en zengin ilçelerinden olduğu söylenen Sarıyer Merkezde atacağınız on adımla görülecektir.. Çünkü artistler başta olmak üzere en çok vergi ödeyenler listelerinde görünmeyen ama boğazda devasa  malikaneleri bulunan zenginlerden oluşan Sarıyer, Anıtlar kurulu ve imar komisyonu  yoksuludur.
Sadece Sarıyer mi ?
Ardahan Valiliğini saran sözde binalar, Kars Kalesinin etrafını gecekonduya çeviren yıkılmış hamam kalıntıları, Yozgat'ın merkezini boğan eski evler, İzmir'i yenilemeyen uygulamalar gibi nice saçmalıkların ekonominin önünde engel olduğunu görmek için Sarıyer'e gitmek yeter de artar bile..
Çünkü, Yereli hep CHP alıyor' diye sağ iktidarların Anıtlar Kurulu ve Îmar Komisyonları vasıtasıyla yeni bir yapılaşmaya  izin vermediği Sarıyer Merkez adeta bir köy görünümündedir. Yani, son 17 yıldır ekonominin bel kemiği olarak tabir edilen inşaat sektörü Sarıyer'de olduğu gibi, Anıtlar Kurulu ve Îmar Komisyonlarının gücünün yetmediği ama her sarsıntı ardından alelacele çıkarılan deprem yasalarının harekete geçirildiği Avcılar'da, Beylikdüzü'nde, sıcak su kaynaklarının olduğu Tuzla'nın da köy gibi olduğunu göreceksiniz.
Bu durum çevreci geçinip, saçma sapan istem ve baskılar yapan diasporaın baskılarından olduğunu anlamayıp, 'Tarihi ve çevreyi koruyorum' derken rastgele betonlaşmaya izin  veren anlayışın eseridir..
İnamıyorsanız Abant, Sapanca göllerinin içine kadar izin verip, Çıldır Aktaş gölünü, Askeri alan, Çıldır Gölü etrafına Sınır Çizgisi çeken masa başı hazırlanan program ve planların gece yarısı eski, yeni vekillere, atama bakanlara yeni imkanlar geçtiği genel meclise ve de başkanların Özel Kalem Müdürlüklerine büyük bütçeli paracıklar ayrılan yerel meclislere gidin, görün..