Konya’daki Aziziye Camii civarında 25 yıldır çayevi işleten Cesim Arslan, çay ocağında genç yaşlı birçok kişiye közde demlediği çayı iftardan sahur vaktine kadar ikram ediyor. Müşteriler, şark motifleriyle bezenmiş çayevinde, kimisi içerideki şark köşelerinde kimisi de sokak üzerindeki taburelerde oturup bakır kazan ve demliklerde demlenen çayı keyifle yudumluyor. Közde demlenen çayın verdiği keyif sohbetlere de yansıyor. Çaylarını yudumlayan vatandaşlar muhabbet ederken, sahur saatinin nasıl geldiğini anlamıyor.
"KÖZDE DEMLENEN ÇAY İLE TÜPTE DEMLENEN ÇAY ARASINDAKİ FARK VAR"
20 yıldır müşterilere odun ateşinde demledikleri çay ile hizmet verdiklerini anlatan çayevi işletmecisi Cesim Arslan, "Közde demlenen çay ile tüpte demlenen çay arasındaki fark şu; malumunuz suyun bir kaynama noktası var. Belli bir zamanda bir litre su bir saatte kaynıyorsa bu zaman tüpte veya elektrikte kısalıyor. Hal böyle olunca şoklama durumu oluyor. Bu da damak tadını bozuyor. Su normalde kendi zamanında kaynadığında suyun içerisindeki mineraller de ölmüyor. Porselen demlik, çinko veya bakır demlik olması lazım. Suyun iyi kaynaması lazım. İnsanlar her hususta kendilerini kandırabilir ama damak tadında asla, bu bizim referansımız” dedi.
“ŞARK KÖŞESİ VE YAPTIĞIMIZ BU ORTAMDA OSMANLI KÜLTÜRÜNÜ YAŞATIYORUZ”
Şark motifleriyle bezenmiş çayevinde bakır kazan ve demliklerde demlenen çayı yıllardır vatandaşlara bir damak lezzeti olarak tanıtan Arslan, "Bu da bizim elimizden geldiği kadar bir Osmanlı kültürünü yaşatmak ve kaybetmemek amacıdır. Sohbet ortamında müşterilerimiz için gece geç saatlere kadar buradayız" şeklinde konuştu.
İftar ile sahur arasında bu ortama çay keyfi yapmaya gelen vatandaşlar ise "Çayı, çay ocağında içmek lazım. Kafeye gidiyoruz ama buradaki lezzetleri orada bulamıyoruz. Çünkü her işi ehline bırakmak lazım" şeklinde konuştu.
Çay tiryakisi olduğunu söyleyen başka bir vatandaş da "Ben küçüklükten beri çayın tiryakisiyim, evde işte çay içmesem olmaz. Özellikle burası farklı" ifadelerini kullandı.
