Ah engeller ah! Ah kamera ah!
Başımız gene dumanlı mesken tuttuk yolları... Yoldaş yaptık kendimize dinleme tesislerini. Ankara-İstanbul arası yollar bıktı bizden ne kerametse bürokratlar bıkmadı.
Biz gitmeye utanır olduk da!
Sanırsınız borç para istemeye gidiyoruz her yer öylesine kapı duvar. Tövbe tövbe biz borç istemiyoruz ödünç de istemiyoruz kardeşim. Sosyal devlet olmanın şartlarından biride engelliler değilmi sayın bürokratlar el insaf edin ya engelli çocukların 8 saatlik eğitimine göz koymakta nedir?
Kurumlar işini doğru yapıyormuşta öyleymişte böyleymiş.
Tamam da işini düzgün yapanın suçu varsa işini düzgün yapanın ne günahı var. Türlü türlü yetkiniz var memurunuz var gereğini yapın da bizde görelim. Pireye kızıp yorgan yakmakta nedir?
İncil, Zebur, Tevrat ve Kuran’da hangi kitapta yazıyor böylesi bir nefret.
Allah’ın emri değil ya size bu çocukları eve tekrar kapatmak için Kameralı Sistemi kurun diye vahi mi geldi.
Yeryüzünün melekleri karşınızda ya her birinin duası da bedduası da bir orduya bedel... 8 saatlik eğitimin neyini çok gördünüz merak ediyorum. Yazık yazık devletin binlerce el atması gereken usulsüzlükler var. Arsızlar var engelliye dokunmakta nedir ya anlamış değilim.
Engelli olmak bir tercih değil tercih olsa altın dam kaplama olsa bile hanginiz tercih edersiniz.
8 saat eğitim var zaten niteliği düşünmemiz gerekirken biz denetim diyoruz ne alaka ise artık bende bilmiyorum ama tek gerçek bildiğim şu ellerinizi vicdanınıza koyun ve engel olmaktan vazgeçin. Gücünüzü içerik ve nitelik kısmında kullanın. Böylece onların geleceğine bi ışık olabilirsiniz.
Hak yerini bulması ümidiyle..
Hoşçakalın.
