ŞU "SÜT KUPASI" MESELESİ!
Bir süredir unutmuştuk şu “Süt Kupası” konusunu. Ama anlayamadığım Türk Futbolu’nda 2. kupa olarak bilinen bu kupa neden birden bire “süt kupası” oluverdi. Hele hele bunu Türk Futbolu’nun önemli kilometre taşlarından, en çok bu kupayı kazananlarından biri olan Beşiktaş’ın başkanının söylemiş olması anlaşılır gibi değil.. Bu, bu kupayı hiç önemsememenin bir anlatımıysa, o zaman bu kupada mücadele eden ve şu anda çeyrek finale kalan sekiz takıma biraz ayıp olmadı mı?
Bu hiç de yakışık alan bir yaklaşım değil. Futbolda Türkiye’nin ikinci önemli kupası olarak bilinen Türkiye Kupası’nı beğenmiyorsanız katılmayın demek geliyor insanın içinden ama, bunun mümkün olmadığını, benim kadar Sayın Başkan da çok iyi biliyordur. Belli ki; “süt kupası” dediğiniz bu kupayı gerektiği kadar önemsemiyorsunuz, o zaman katılmak zorunda olduğunuz bu kupaya, B Takımı veya genç takımlarınızdan biriyle katılırsınız ve bu sayade, hem yasak savmış, hem de pek önemsemediğinizi de daha inandırıcı bir şekilde göstermiş olurdunuz. Ayrıca; kupadan gelen maddi katkıya da ben istemiyorum diyebilmelisiniz.
Türkiye Kupası son onaltı elemelerine tam kadro çıkıp iki sonuçtan biri olan mağlubiyetle ayrılınca önemsemediğinizi göstermek için ona “önemli değil süt kupası” diyerek kupada mücadele eden takımlara, Türk Futbol tarihine haksızlık etmiş olmaz mısınız? Yoksa; iki gündür basında yer alan yorumların genelinde yansıyanlarda olduğu gibi “elenince mi süt kupası oldu” yorumlarına haklı bir ortam hazırlamış olacağınızı düşünemediniz mi Sayın Başkan? Başkanlığını yaptığınız Beşiktaş Spor Kulubü Türk Futbolu’nun olmazsa olmazlarındandır ve de tarih içinde bu kupayı hep önemsemişlerdir. Beşiktaş Kulübü’nün bu kupayı önemsemediğini söyleyemezsiniz, söylerseniz kulüp tarihiniz bunu yalanlar.
Şimdi gözler Türkiye Futbol Federasyonu’nda; bu “süt kupası” meselesini nasıl çözecek, o kadar çaba gösterilen ve katılan takımların hem prestij hem de para kazandıkları, futbol tarihimizin bu önemli kupasının geleceği hakkında neler düşünecektir.
Tüm bunlara neden olan pazar gecesi Vodafon Arena’da oynanan. Beşiktaş-Fenerbahçe kupa karşılaşmasına ve Beşiktaş’ın 1-0 kaybettiği gece yaşananlara. Bir çok şey söylendi, yazıldı, ben onları buraya taşımak istemem, ama bir konuda Fenerbahçe’ye haksızlık edildiğini de söylemeliyim.
Beşiktaş sahasında yaşananlarda Fenerbahçeli futbolcuları da yaşananların içinde sorumlu olarak göstermek pek doğru bir yaklaşım olmadı. Yorumcular o gece yaptıkları yorumlarda “ne şiş yansın ne kebap” misali yorumlarla işi geçiştirmeye çalıştılar.
Yazdığım bir çok spor yazısında bu hakemlerle bu ligin ikinci yarısı çok zor geçer yazmıştım.. O gece olan oldu. Türkiye’nin en iyi hakemlerinden biri olan Ali Palabıyık o kadar karşılaşmayı etkileyen hatalar yaptı ki, Merkez Hakem Kurulu Başkanı bunu mutlaka değerlendirecektir. FİFA Kokartlı bir hakem olarak yaptığı ve yapamadığı şeylerin altında ezildi ve onun psikolojisiyle zaman zaman karşılaşmanın kontrolünü kaybetti. Bu çok belli idi. Sahada bazı futbolcuların işi bu kadar ileriye götürmelerine izin vermemeliydi. Tosiç- Van Persie olayını süzemedi ve kararında geç kaldı. Sonunda Tosiç’in net kırmızı kartlık bir hata yapmasına neden oldu. Ve daha sonraki karar ve uygulamalarının bir çoğunda bunun baskısını hissetti.
Bir başka konu ise kırmızı kartla atılan Tosiç ile ilgili bir çok kez yazdım.. “Tosiç çok kontrolsüz hareketler yapıyor bir gün Beşiktaş’ın başına iş açacak” demiştim. İşte olan oldu o gece.
Sahada yapılanlara burada girmeyeceğim.
O konu maç raporları sonrası belli olur.
Olan güzelim derbi karşılaşmasına oldu.
