Kronik Kitap etiketiyle yayımlanan "Think Tank: ABD Dış Politikası ve Düşünce Kuruluşları" adlı eseriyle Dr. Ali Ercan, Washington’un görünmeyen yüzünü açığa çıkarıyor. ABD dış politikasının resmi aktörlerinin ötesinde, perde arkasındaki stratejik akılları mercek altına alan bu kapsamlı çalışma, diplomatik kararların nasıl şekillendiğini anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda bu süreci yönlendiren düşünce kuruluşlarının derin etkisini de gözler önüne seriyor.
Yazarın yıllar süren New York ve Washington D.C. saha gözlemleri üzerine inşa edilen kitap, sadece bir analiz değil, aynı zamanda Amerikan stratejisinin arka planına dair çarpıcı bir belgesel niteliği taşıyor. Dr. Ercan, bu çalışmasında yalnızca kurumsal yapıları değil, fikirlerin politikaya nasıl dönüştüğünü, hangi finansal çıkarlarla beslendiğini ve kimler tarafından yönlendirildiğini sistematik olarak deşifre ediyor.
kurumsal diplomasi mi, stratejik manipülasyon mu?
Kitabın ilk bölümü, ABD dış politikasının resmi mimarisini inceliyor. Başkan, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı, istihbarat örgütleri ve Kongre gibi yapıların ötesine geçerek, bu karar mekanizmalarının nasıl yönlendirildiğine dair önemli ipuçları sunuluyor. Düşünce kuruluşları, medya ve lobilerin bu mekanizmalara nasıl sızdığı kanıta dayalı örneklerledetaylandırılıyor.
Ercan, yalnızca görünürdeki kuralları değil, bu kuralların nasıl esnetildiğini, kamuoyunun nasıl yönlendirildiğini ve karar vericilerin nasıl ikna edildiğini ortaya koyuyor. Özellikle ABD'de dış politika kararlarının yalnızca güvenlik gerekçeleriyle alınmadığını, çoğu zaman ideolojik, ekonomik ve jeopolitik motivasyonlarla harmanlandığını ifade ediyor.
think tank'ler akademik merkez değil, strateji laboratuvarı
Kitabın ikinci bölümünde ise Atlantik Konseyi, Brookings, CFR, RAND, Heritage Foundation, CSIS gibi küresel etki gücüne sahip kurumların yapısı inceleniyor. Bu merkezlerin sadece "rapor hazırlayan" kuruluşlar olmadığını belirten Ercan, onların hükümet politikalarını doğrudan etkileyen hatta yönlendiren güç odakları olduğunu vurguluyor.
Bu düşünce kuruluşları, çoğu zaman büyük şirketler, fonlar veya çıkar gruplarının ekonomik ve jeopolitik ajandalarıyla uyumlu politikalar üretip, bunları resmi mekanizmalara entegre ediyor. Öyle ki, Beyaz Saray’a sunulan karar senaryolarının arka planında bu kurumların yazdığı analizler ve politik çerçeveler yer alıyor.
clinton'dan obama'ya: perde arkasında hangi raporlar vardı?
Üçüncü bölümde ise somut vaka analizleri yer alıyor. Clinton döneminde Bosna Savaşı'na verilen tepki, Bush döneminde Irak işgaline giden süreçte hazırlanan manipülatif raporlar ve Obama yönetiminin İran nükleer anlaşmasında kullanılan stratejik belgeler, düşünce kuruluşlarının nasıl aktif rol oynadığını net biçimde gösteriyor.
Ercan, bu bölümlerde insani müdahale, terörle mücadele, diplomatik açılım gibi kavramların yalnızca diplomatik bir dil değil, aynı zamanda manipülasyon aracı olarak da kullanıldığını belgelerle anlatıyor.
düşünce kuruluşları politikayı şekillendiriyor, peki onları kim finanse ediyor?
Kitabın en dikkat çekici bölümlerinden biri ise, bu kurumların finansal arka planına dair açıklamalar. Dr. Ercan, “Bu çalışmada yalnızca kim ne yaptı değil, neden yaptı ve kimin adına yaptı sorularına odaklandım,” diyerek, düşünce kuruluşlarının arkasındaki fonlama yapılarının da araştırıldığını belirtiyor.
Petrol şirketlerinden savunma sanayisine, medya devlerinden teknoloji tekellerine kadar pek çok aktörün, kendi çıkarlarını küresel stratejilere nasıl entegre ettiği; bu kurumlar aracılığıyla kamuoyunu ve karar vericileri nasıl yönlendirdiği kitapta örneklerle anlatılıyor.
