29 Ekim 2025, Türk sinemasında gerilim ve aksiyonun dozunun yükseldiği özel bir tarih olacak. Çağatay Ulusoy ve Elçin Sangu, iç içe geçmiş hayatların ve açığa çıkmak üzere olan karanlık bir örgütün merkezinde izleyiciyi soluksuz bırakacak yepyeni bir filmle sinemaseverlerin karşısına çıkıyor: Uykucu.
Filmin yönetmen koltuğunda, dramatik anlatımı aksiyonla harmanlamayı başaran Can Ulkay oturuyor. Poll Filmsyapımcılığında hayata geçirilen proje, izleyicide sadece aksiyon duygusu değil, aynı zamanda derin bir empati hissi de uyandırmayı hedefliyor. Senaryosu Kubilay Tat imzalı olan film, karakterlerin iç çatışmalarıyla örülü yapısıyla dikkat çekiyor.
ferman ve saye: görev mi aşk mı?
Ferman (Çağatay Ulusoy) bir görev adamı. Soğukkanlılığıyla tanınan, profesyonel bir ajan. Saye (Elçin Sangu) ise örgütün derinliklerinde geçmişine gömülmüş, dışarıya duvarlar örmüş gizemli bir kadın. İkisi, farklı noktalardan aynı karanlığa doğru sürüklenirken, karşılaştıkları an yalnızca planları değil, iç dünyaları da sarsılmaya başlıyor.
İzleyici, film boyunca sadece mermilerin havada uçuştuğu sahnelere değil, karakterlerin ruhsal savaşlarına da tanıklık ediyor. Özellikle Ferman’ın disiplinli yapısı ile Saye’nin duygusal zırhı arasındaki çelişki, film boyunca gerilimi diri tutuyor. Bu karşılaşma sadece bir ajanlık hikâyesi değil; hayatta kalmakla hayatta kalmayı hak etmek arasındaki çizgiyi sorgulayan bir anlatı sunuyor.
yıldızlar geçidi oyuncu kadrosu
Uykucu, oyuncu kadrosuyla da adeta bir sinema şöleni. Ferit Kaya, Barış Falay, Tamer Levent, Cengiz Bozkurt, Musa Uzunlar ve Hüseyin Avni Danyal, hikâyenin farklı boyutlarını temsil eden karakterlerle senaryoyu derinleştiriyor. Her bir oyuncu, hikâyeye sadece destek olmakla kalmıyor, aynı zamanda karakter gelişimi açısından da hayati rol üstleniyor.
Bu derinlik, Uykucu’yu klasik bir aksiyon-gerilim filminden çıkarıp, psikolojik çözümlemeleriyle izleyiciyi sorgulamaya iten bir yapıya dönüştürüyor.
sinema perdesinde derinleşen karakterler
Filmde aksiyon sahneleri kadar karakterlerin içsel dönüşümleri de ön planda tutulmuş. Özellikle Ferman’ın geçmişte yaşadığı travmaların, Saye ile olan ilişkisini nasıl etkilediği; izleyicinin karakterlere sadece tanık değil, adeta onların yoldaşı olmasını sağlıyor.
Saye karakteri, sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da savaşan bir figür olarak kurgulanmış. Elçin Sangu’nun performansı sayesinde, bu kırılgan ama güçlü kadın figürü izleyicinin zihnine kazınıyor.
bir ajanlık hikayesinin çok ötesinde
Uykucu, klasik ajan filmlerinden farklı olarak duygusal bağları, geçmişle yüzleşmeyi ve içsel mücadeleleri merkezine alıyor. Seyirciye sadece “ne olacak?” sorusunu sordurmuyor; aynı zamanda “ben olsaydım ne yapardım?” sorusunu da düşündürüyor.
Bu yönüyle film, hem temposuyla hem de alt metniyle yılın en iddialı yerli yapımları arasında yerini şimdiden sağlamlaştırıyor.
