Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi, "Arkeolojinin Altın Çağı" sergisine ev sahipliği yapıyor. Serginin en dikkat çekici parçası ise, 65 yıl sonra ait olduğu topraklara dönen Marcus Aurelius bronz heykeli oldu. MS 2. ve 3. yüzyıllara tarihlenen heykel, ABD ve Danimarka'dan iadesi sağlanan beş heykel başıyla birlikte serginin girişinde ziyaretçileri karşılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında yürütülen kazılar ve kaçakçılıkla mücadele çalışmaları sonucu elde edilen 570 eserin 485’i ilk kez sergileniyor. Bu eşsiz koleksiyon, Anadolu’nun doğusundan batısına uzanan 90 farklı kazı alanından seçilen nadir parçaları bir araya getiriyor.
Taş tepelerden mitolojiye
Sergide yer alan "Taş Tepeler" bölümü, Neolitik Çağ’a ait ve "asrın keşfi" olarak nitelendirilen kaplarla dikkat çekiyor. Karahantepe’de ortaya çıkarılan bu eserler, mitolojik hikâyelerle üç boyutlu bir anlatım biçimiyle sunuluyor. Ziyaretçiler, binlerce yıl öncesine uzanan bir arkeolojik masalın içine adım atıyor.
Frig’den Osmanlı’ya geniş bir yelpaze
Frig dönemine ait örtülü çömlek, Urartu miğferi, Doğu Roma’ya ait demir zırh gibi parçalar, dönemin günlük yaşamı ve askeri kültürüne ışık tutuyor. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalma I. Murad sikkesi ile figürlü kaseler de koleksiyonun tarihsel çeşitliliğini ortaya koyuyor.
Sergide, sadece kazılardan elde edilen eserler değil, aynı zamanda kültür varlığı kaçakçılığına karşı verilen mücadelenin sembolleri de yer alıyor. Kolluk kuvvetleri tarafından bulunan ve "Kaçış Yok" başlığı altında sergilenen kadın heykeli, bu duyarlılığın önemli örneklerinden biri.
Deniz altından tarihe yolculuk
Serginin özel bölümlerinden biri de deniz altında bulunan eserleri barındırıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Adrasan’da yaptığı dalışla çıkarılan 40 metrelik derinlikteki bakır külçe ve cam batıklar, ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyor.
Tarihi kütüphane, zamansız bir müze oldu
Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi, bu sergiyle birlikte sadece bir bilgi merkezi değil, aynı zamanda zamana meydan okuyan eserlerin buluşma noktası haline geldi. "Arkeolojinin Altın Çağı" sergisi, Anadolu’nun kültürel mirasını koruma ve gelecek kuşaklara aktarma vizyonunun somut bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
