Filistinli 6 yaşındaki Hind Rajab’ın gerçek hikâyesinden beyaz perdeye uyarlanan ve dünya prömiyerini 82’nci Venedik Film Festivali’nde gerçekleştiren “Hind Rajab’ın Sesi” filmi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen özel bir gösterimle davetlilere sunuldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın teşrif ettiği gösterime, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile eşi Pervin Ersoy’un yanı sıra birçok davetli katıldı. Gösterim, Filistin’de yaşanan insani trajediyi sinemanın diliyle yansıtarak, özellikle sivillerin ve çocukların hedef alındığı şiddet sarmalına karşı toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçladı.
Bakan Ersoy: “Sinemanın Vicdan Çağrısı Yönü Çok Güçlü”
Gösterim sonrasında sosyal medya hesabından paylaşım yapan Bakan Mehmet Nuri Ersoy, yapımın yalnızca sanatsal yönüyle değil, hafıza, tanıklık ve vicdan çağrısı niteliğiyle de dikkat çektiğini ifade etti.
Ersoy mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Filistin’de yaşanan insanlık dramının ortasında, silahların ve korkunun arasında kalan bir çocuğun sesi hepimizin yüreğinde yankılandı. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin teşrifleriyle gerçekleştirilen bu özel gösterim, insanlık vicdanının güçlü bir ortak duruşunu ortaya koydu.”
Gerçek Bir Hikâyeden Evrensel Bir Anlatıya
Tunus ve Fransa ortak yapımı olan “Hind Rajab’ın Sesi”, ünlü yönetmen Kaouther Ben Hania tarafından sinemaya uyarlandı. Film, İsrail saldırısı altında kalan ve ailesiyle birlikte hayatını kaybeden küçük Hind Rajab’ın, Filistin Kızılayı ile yaptığı son telefon görüşmeleri üzerine kurgulandı. Gerçek kayıtlar neredeyse birebir şekilde filmde yer aldı.
Venedik Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü Gümüş Aslan ile onurlandırılan yapım, gösterimin ardından uzun süre ayakta alkışlandı ve Tunus’un Oscar adayı olarak seçildi.
Sanatın Gücüyle Filistin İçin Sessiz Çığlık
Film, görselliğin ötesinde bir insanlık manifestosu olarak öne çıkıyor. Özellikle savaşın siviller üzerindeki yıkıcı etkisine odaklanan anlatım dili, izleyicilere güçlü bir duygusal deneyim sunarken, sinemanın sadece eğlence değil, tanıklık ve adalet arayışı olduğunu da bir kez daha hatırlatıyor.
