Türk milletinin Anadolu’daki kutlu yürüyüşünün kapılarını açan Malazgirt Zaferi'nin izleri, titiz bilimsel çalışmalarla birer birer gün yüzüne çıkarılıyor. 6 sezondur sürdürülen ve alanında Türkiye'nin en kapsamlı çalışması olan "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" kapsamında, 1000'in üzerinde metal savaş objesi ve yaklaşık 1000 adet tarihi sikke bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Muş Alparslan Üniversitesi ile Ahlat Müze Müdürlüğü iş birliğinde 2020 yılında başlatılan bu stratejik proje, Anadolu topraklarında atalarımızın yazdığı büyük destanın izlerini somut verilerle belgelemeye devam ediyor.
Savaşın nerede ve nasıl olduğu artık çok net!
Projenin bilimsel danışmanlığını yürüten Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Çevik, Malazgirt Zaferi'nin yapıldığı alanın artık net bir şekilde ortaya konduğunu belirterek, şu önemli açıklamalarda bulundu:
“2020 yılında Ziyaret Tepe'de başladığımız çalışmalar, bugüne kadar 1000’in üzerinde ok ucu, mızrak ve gürz başları, balta, bıçak, kılıç parçaları, at nalları ve nal çivileri gibi savaş materyallerini gün yüzüne çıkardı. Bunun yanı sıra, ağırlığı Bizans dönemine ait olmak üzere yaklaşık 1000 sikke tespit edildi.”
Prof. Dr. Çevik, bu yıl Sabuntepe ve Aytaç Düzlüğü arasında yoğunlaştırılan yüzey araştırmalarının yanı sıra, Arap Mezarlığı'nda gerçekleştirilen kazılarda insan kayıplarına ilişkin önemli bulgulara ulaşıldığını ifade etti. Özellikle 9. yüzyıldan 17. yüzyıla uzanan mezarlık alanı, Malazgirt’in tarihi dokusunu daha da güçlendiren bir unsur olarak öne çıkıyor.
Malazgirt, Anadolu’nun Çanakkale’si olma yolunda
Prof. Dr. Çevik, yürütülen bu arkeolojik çalışmaların yalnızca bilimsel veri üretmekle kalmadığını, aynı zamanda büyük zaferin ruhunu gelecek nesillere aktaracak güçlü bir hafıza mekanı oluşturmayı da hedeflediğini belirtti:
“Tarihimizin dönüm noktası olan Malazgirt, tıpkı Çanakkale gibi bir destan alanı olmalı. Projenin ikinci aşamasında, zaferin yaşandığı toprakları görünür kılacak adımlar atacağız. Artık Malazgirt yalnızca 26 Ağustos etkinlikleriyle sınırlı kalmayacak; hem ülkemizde hem de uluslararası alanda hak ettiği ilgiyi görecek bir kültür ve tarih merkezi haline gelecek.”
