Bir devrin tanıklığına kalemiyle ses veren Pınar Kür, edebiyat sahnesinden sessizce ayrıldı.
Modern Türk edebiyatında kadının sesi olarak öne çıkan ve düşünce dünyasında iz bırakan yazarlardan Pınar Kür, hayata veda etti. 15 Nisan 1945’te Bursa’da doğan ve hayatını kültüre, sanata ve genç kuşakların eğitimine adayan Kür’ün vefatı, edebiyat çevrelerinde derin bir hüzünle karşılandı.
Sanatçı bir aileden gelen Kür, eğitim hayatına Türkiye’de başlayıp Amerika ve Fransa’da sürdürdüğü akademik yolculuğuyla, entelektüel derinliğini kalemine yansıttı. Boğaziçi Üniversitesi ve Sorbonne’da aldığı eğitimle donanım kazanan Kür, sadece bir yazar değil; aynı zamanda bir tiyatro insanı, bir akademisyen ve toplumun sosyal yapısını çözümleyen bir düşünür olarak iz bıraktı.
İlk kez 1971’de Dost dergisinde yer alan öyküleriyle edebiyat dünyasına giriş yapan Pınar Kür, özellikle kadın bireyin toplumsal konumunu irdeleyen güçlü anlatımlarıyla tanındı. 1984 yılında “Akışı Olmayan Sular” adlı eseriyle kazandığı Sait Faik Hikâye Armağanı, edebi gücünün tescili oldu.
Cumhuriyet’in temel kazanımlarına bağlı bireyler yetiştirmeyi amaç edinen akademik görevlerini İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sürdüren Kür, kültür dünyamıza onlarca değerli eser ve çeviri kazandırdı.
Pınar Kür’ün edebi mirası, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nda muhafaza edilerek gelecek nesillere aktarılacak. Devletimizin kültürel hafızasında önemli bir yeri olan Kür’ün vefatı, sanat camiası başta olmak üzere, geniş bir kesimde yankı buldu.
