EMİNE KAŞIKCI- 14 Mayıs’ta yapılan Milletvekilliği Genel Seçimleri’nin ardından TBMM’nin 28. döneminde görev alacak isimler Genel Kurul'da yemin ederek görevine başlarken, TİP’ten Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay ise cezaevinden tahliye edilmedi ve görevine başlayamayan tek milletvekili oldu.
Atalay tutukluluğun bitmesi için başvuruda bulunulmasına rağmen ise tutukluk hali devam ediyor.
Atalay'ın serbest bırakılmasına yönelik çağrılar devam ederken Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da Can Atalay'ın durumuyla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini ve Meclis Başkanlığı ile Yargıtay arasında yapılacak yazışmalar sonrası netleşeceğini söylemişti.
Atalay ile ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sorumluluğu TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un asıl sorumlu olduğu kişi olduğunu söyleyerek "Atalay'ı oradan çıkaracaksın ve gelecek, yeminini edecek" demişti.
Son olarak TRT Haber canlı yayınında soruları yanıtlayan Kurtulmuş, söz konusu Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına ilişkin yakınarak “Ben onu oradan nasıl çıkaracağım?" dedi.
Kurtulmuş, fikir beyan etme hakkı olduğunu fakat oradan çıkarmak gibi bir sorumluluğunun da gücünün de olmadığını söyledi. Kararın verilmesi mahkemenin sorumluluğu olduğunu dile getiren Kurtulmuş bir an evvel mahkemelerin karar vermesi gerektiğini kaydederek şunları söyledi:
“Ben onu oradan nasıl çıkaracağım?"
“Ben onu oradan nasıl çıkaracağım? TBMM Başkanı bir yazı mı yazacak, bir karar mı verecek mahkeme adına? Burada kararın verilmesi mahkemenin sorumluluğundadır. Burada siyasetçiler olarak söyleyeceğimiz şey şudur; bir an evvel mahkemelerin kararını vermesi. Yargının gecikmiş olması bizatihi adaleti ortadan kaldıran bir husustur."
"Karar verecek olan Yargıtayın ilgili ceza dairesidir"
"Can Atalay konusunda karar verecek olan Yargıtayın ilgili ceza dairesidir. Siyaseti de TBMM’yi de rahatlatacak olan, tutukluluk haliyle ilgili kararın mahkeme tarafından verilmesidir. Numan Kurtulmuş’un tutuklu bulunan bir kişi hakkında fikir beyan etme hakkı olabilir ama oradan onu çıkarıp getirmek gibi bir sorumluluğu da yoktur, böyle bir gücü de yoktur.”
