Özelleştirmenin sonu işsizlik

Şeker fabrikalarının geleceği; Tüketiciyi Koruma Derneği Beylikdüzü Şubesi ve Beylikdüzü Kent Konseyi tarafından düzenlenen bir panelde masaya yatırıldı. Burada konuşan Beylikdüzü Kent Konseyi Başkanı Elif Necla Türkoğlu, "Türkiye'de yapılan araştırmalarda özelleştirmeler sonrası kâr yazar ama işsizlik ve yoksulluk yazmaz. Özelleştirmeden sonra herkes gerçeklerle başbaşa kalır. İşsizlik ve yoksulluk acı gerçeğiyle” dedi

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Beylikdüzü Şubesi ve Beylikdüzü Kent Konseyi şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili bir panel gerçekleştirdi. Beylikdüzü'nde bulunan Beylicium AVM Erol Günaydın Sahnesi'nde dün gerçekleştirilen panelde 'Şeker fabrikaları neden özelleştirmek isteniyor? Nişasta bazlı şeker (NBŞ) nedir, tüketici sağlığına etkilerin nelerdir? Tarım politikalarının şeker fabrikalarına etikleri var mıdır? Özelleştirme gerçekleşirse tüketici nasıl etkilenecek?' gibi soruların cevapları arandı.

Forum gerçekleştirildi
TÜKODER Onur Kurulu Başkanı Haşmet Atahan'ın moderatörlüğünü yaptığı panele Beylikdüzü Kent Konseyi Başkanı Elif Necla Türkoğlu ve TÜKODER Beylikdüzü Şubesi Başkanı Ruhi Orhan açılış konuşmacıları TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal ve Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık panelist olarak katıldı. Panelin ardından panele katılanlarla bir forum gerçekleştirildi. 

Önce özelleştirme sonra acı gerçekler
Panelde ilk sözü alan ve özelleştirmelerin çalışanlara getirdiği zararı anlatan Beylikdüzü Kent Konseyi Başkanı Elif Necla Türkoğlu, “14 şeker fabrikası satışa çıktı. Fabrikaları almak isteyenler için 18 Nisan'a kadar süre devam edecek. 4900 personelin çalıştığı fabrikaya 250 bin pancar üreticisi pancar üretiyor. Bu işçilerin alilelerini de katarsanız kaç kişinin etkileneceği ortaya çıkmış olur. Fabrikalarda çalışanların başka fabrikalarda çalışabileceği ve çiftçilerle en az 5 yıl boyunca sözleşmelerin süreceği söyleniyor ama gerçekler böyle değil. Türkiye'de yapılan araştırmalarda özelleştirmeler sonrası kâr yazar ama işsizlik ve yoksulluk yazmaz. Her özelleştirme öncesi göz boyayıcı açıklamalar yapılır. Özelleştirmeden sonra herkes gerçeklerle başbaşa kalır. İşsizlik ve yoksulluk acı gerçeğiyle” dedi.

İstihdamı daraltmak mağduriyettir
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, “Çiftçiler günden güne icralarla karşı karşıya kalıyorlar. 3,2 milyon hektar tarım arazimiz azalmış durumda. Tarım arazileri küçülürken ithalat artıyor. Buğday ithalatımız ise sürekli artıyor. Ekonomiz büyüyor deniliyor ama ithalat artarak devam ediyor. İhraçatımız arttı deniliyor ama ihracat yüzde 9 ithalat ise yüzde 20 artmış. Şeker pancarı eken çiftçi sayısı da haliyle düşüyor. Şeker pancarı eken çiftçi sayısı 105 binlere kadar düştü. Artık üretimden kaçılıyor. Tarımda kooperatifleşme yok. Önce biz köylünün kooperatifleşmesini sağlamalıyız. Özelleştirme olduğunda çalışanların mağdur olmayacağı söyleniyor. Zaten müthiş bir mağduriyet var. 2001'de Türk Şeker'de 19 bin kişi çalışırken bu 8 bin'e düşmüş durumda. İstihdamı daraltmak da bir mağduriyettir” dedi.

Fabrikalar arsaları için alınıyor
TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, “Mümkün olduğu kadar sesimizi duyurmaya çalıştık ama yeterli değil. Şu salon tıklım tıklım olmalıydı. Beylikdüzü'nde ev ev dolaşın herkes şeker fabrikalarının satışına karşıyız diyor ama sesimizi birleştirelim dediğimizde kimse evinden çıkmıyor. Bu konu için TÜKODER'i ne ilgilendirir diyorlar ama öyle eğil bu sektörde çoğu insan tüketici ve en önemlisi şeker fabrikaları kapatılırsa NBŞ'den zehirlenecek olan tüketici. O nedenle biz bu muhalefetimizi sürdürüyoruz. Bir fabrikanın satılması kafaya konulmuşsa önce zarar ettirirlir. Onça özelleştirilen yerden hangisi kâr etti. Böylece dışa bağımlı bir tarım politikamız ve ekonomimiz oldu. Samanı ithal eder duruma geldik. Özelleştirmelerle ekonomimiz dışa bağımlı oluyor ve bu özelleştirilen fabrikaların arsaları için satın alındığını görüyoruz.