İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi ​Ateş Alpar'ın İlk Kişisel Sergisi "Taş Kabuk Sessiz" Merdiven Art Space'de Açılıyor

​Ateş Alpar'ın İlk Kişisel Sergisi "Taş Kabuk Sessiz" Merdiven Art Space'de Açılıyor

Ateş Alpar'ın "Taş Kabuk Sessiz" adlı ilk kişisel sergisi, 6-30 Haziran 2023 tarihleri arasında, Merdiven Art Space'de ziyarete açılıyor.

Ateş Alpar’ın “Taş Kabuk Sessiz” adlı ilk kişisel sergisi, 6-30 Haziran 2023 tarihleri arasında, Merdiven Art Space’de ziyarete açılıyor. Ekmel Ertan küratörlüğünde hayata geçen sergi, Hasankeyf’in sular altında kalışını ve bölgedeki eko-yıkıcılığı gözler önüne seriyor.

Toplumsal ve kültürel yok edilişi içine alan bir güncel eko-sanat örneği olan “Taş Kabuk Sessiz” serisi, Alpar’ın iç içe girmiş ekonomik ve siyasi tercihlerin uzun bir sürece yayılan doğal ve toplumsal tahribatını belgeleyen çalışmalarını karşımıza çıkarıyor. Ağırlıklı olarak fotoğrafların yer aldığı sergiye iki yerleştirme ve üç video eşlik ediyor.

“İnsan merkezli bir ‘uygarlaştırma’ projesi olan Ilısu Barajı, sular altında bıraktığı devasa tarih yanında 80 bin kadar insanı yerinden etti. Bununla birlikte çok önemli bir biyoçeşitliliğe sahip Dicle Vadisi’nin yok olmasını beraberinde getirdi. Dicle’ye yapılan barajın etkisi sadece çevresel değil, sosyo-kültürel olarak da hissedildi. Bu seride kayıt altına alınan görüntüler zaman içindeki dönüşümlerin doğanın ve kültürün örgütlü bir şekilde yok edilişini belgeler. Kadim zamanların izleri silinirken zaman ve mekân, yaşam ve ölüm, iktidar ve karşı duruş birbirine dolanır. Modern zamanlara özgü olan yaşam ve ölümün birbirinden ayrılması bu yıkımla birlikte yeniden iç içe geçer. Aşina olunan yaşam biçimi ters yüz hale gelir. Tahribat, yaşayanlar kadar hayatını kaybedenleri de etkiler. Doğayla bütünleşen ölü bedenler kolonyalist bir zedelenişe (yeniden) maruz kalır. Müşterek yaşamın tarihsel izleri silinirken hegemonik bir kültürel inşa süreci yaşanır. Bu ‘biz’e yabancı olmayan bir hikâyedir, anlatılan bizim hikâyemizdir.” Ateş Alpar

“Ateş Alpar’ın fotoğraflarının tümü birlikte, her bir fotoğrafın bir parçasını oluşturduğu ve taşıdığı studium’u oluşturur. Kadim bir tarih anlatısıdır onların ördüğü. Yerinden edilmenin, evsizleştirilmenin, hafısasızlaştırılmanın; ayrımcılığın; doğa katliamının; ölümün, insan eliyle biçilen kaderin, yok saymanın; öte yandan hayatın ve direncin fotoğrafları.

(...) Barth’ın kavramlaştırmasını bozarak, şöyle tarif edeceğim aslında; Alpar’ın fotoğraflarında punctum vardır, ama fotoğrafın dışındadır. İzleyici öncesizliği ve sonrasızlığı içerisinde punctum’u fotoğrafa yerleştirir. Punctum orada görünmeyendedir. Fotoğraf izleyicinin bakışında ikon(a)laşır.” Ekmel Ertan (küratöryel metinden alıntı)