Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Açık
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Yeni Birlik Gazetesi Atmaya kıyamadığı eski eşyaları kayadan oyma odada sergiliyor

Atmaya kıyamadığı eski eşyaları kayadan oyma odada sergiliyor

Aksaray'da yaşayan Hatice Vurgun, yıllar önce kullanılan hasır dokumalar, tarım aletleri, halı ve kilimler ile onlarca ev eşyasını kayadan oyma odada topladı.

Gülağaç ilçesi Kızılkaya köyünde yaşayan 63 yaşındaki Vurgun, köyün eski yerleşim alanında bulunan evlerinde artık kullanılmayan eşyaları biriktirerek adeta bir müze oluşturdu.

Eşyaların bulunduğu kayadan oyma odayı ziyarete açan Vurgun, köyde bulunan Aşıklı Höyük'ün ve köyün eski yerleşim yerinin de tarihi bir alan olduğunu aktararak, "Burada dedemin babasının taş evimizin bitişiğine bütün bir kayayı kazıp oyarak oluşturduğu, eskiden mutfak olarak kullanılan bir odamız var. Bu odada da eski eşyaları topladım." dedi.

Onun için biriktirdiği eşyalar çok özel
Vurgun, özellikle aile büyüklerinden kalan 150 yıllık dokumalar, 80 ile 100 yılı geride bırakmış kazanlar, yemek pişirilen çömlekler, mutfak araç ve gereçleri ile ev eşyalarını biriktirmeye başladığına değinerek, "Yeni neslin yabancı olduğu eşyaları atmaya kıyamadım. Bu nedenle bana 'çöpçü, hurdacı' dediler. Ben bunlara kıymet biçemem. Şimdikilerin gözünde bir şeye yaramaz ama hepsi benim gözümde sarraftaki altından üstün." ifadesini kullandı.

Her bir eşyanın anısı olduğunu aktaran Vurgun, odada kendi anne ve babasına ait, çocukluk dönemi ve köy yaşamında kendisinin de kullandığı eşyalar bulunduğunu, her birinin anılarını yaşattığını kaydetti.

Eski insanlar tarakta kalan saç telini dahi israf etmiyordu
Vurgun, eskiden 5-6 ailenin yaşadığı sokakta şimdi sadece kendisinin de oturduğu evlerinin kaldığına değinerek, şunları anlattı:

"Ben de şehir merkezindeki evimde yaşıyorum ancak köyümdeki evimde de zaman zaman kalıyorum. Çok güzel günler yaşadık. Yakın akrabalarımız, komşularımız bir bir köyden ayrıldı. Yalnız kaldık. Hala odaya yeni eşyalar eklemeye devam ediyorum. Eskiler hiçbir şeyi 'bir gün lazım olur' diye israf etmiyordu. Ben de eski dokuma çuvalları dahi atmadım. Eski insanlar tarakta kalan saçlarını dahi israf etmiyorlarmış. Annem tarakta kalan saçından çuvalların ağzını bağlamak için ip örmüş, düşünün bu ipte bile benim için çok önemli bir hatıra var."

Yorulmadan bunları biriktirdiğini söyleyen Vurgun, "Dedeme ait 150 yıllık yorgan var. Kendi genç kızlığımda dokuduğum halılar var. Annemin bulgur koyduğu kazan, gece yanan lüks lambalar, elde örülen sepetler, süpürgeler, hepsinin ayrı ayrı anısı, hatırası, ayrı mutluluğu var. Manevi değeri olan eşyalar bunlar. Çevreden burayı göremeye gelenler oluyor, gelip eski eşyaları meraklı bakışlarla inceliyorlar. Bu benim de hoşuma gidiyor." sözlerine yer verdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *