İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Dünya Bir diktatör düşünün...

Bir diktatör düşünün...

Adı: Fidel Alejandro Castro. Küba'lı Marksist Leninist, devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi. Yaşamı boyunca ve ölümünden sonra çeşitli lider ve muhalif kesimlerce diktatör olarak da nitelendirilmiştir. Buna neden ise iktidara geldikten sonra iktidarı bırakmaması ve başkalarına seçme ve de seçilme hakkı     vermemesi.

Adı: Fidel Alejandro Castro. Küba'lı Marksist Leninist, devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi. Yaşamı boyunca ve ölümünden sonra çeşitli lider ve muhalif kesimlerce diktatör olarak da nitelendirilmiştir. Buna neden ise iktidara geldikten sonra iktidarı bırakmaması ve başkalarına seçme ve de seçilme hakkı     vermemesi.
Bir ülkeyi yıllarca tek başına idare eden Castro’nun diktatör mü, yoksa halkın adamı mı olduğunu tartışmak için öncelikle diğer dikta yönetimlerinin başındakilerine bakmakta fayda var. Çünkü birine diktatör demek için Castro’yu örnek  verirsek yanılırız.
Ancak Libya lideri Kaddafi’ye de diktatör diyen bizler Kadafi'nin devrilene kadar ülkesindeki doğal kaynakları önce kendi vatandaşlarının hizmetine sunmuş, onca kabilenin yaşadığı Libya’yı tüm emperyalist güçlere karşı ayakta tutup, yıllarca başında bulunduğu huzurlu bir ülke yapmıştı.. Ama kendisine karşı olanları da bu günkülerin yaptığı gibi susturmayı başarmış, öldürtmüş, yok etmişti.. Peki, yerine kardeşini koyup, giden Castro’da öyle değil miydi?
Bilmem ama benim kafam karışık.
Peki, sizce kim diktatör?
Yoksa önce insan hakları diyen Avrupa’da ki liderler mi?
Yada koltuğu yakalayıp, bırakmak istemeyen bizdekiler mi?
Cumartesi günü yazmak...
Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilen ülke de siyasetle ilgili değil, aşkla, sevda ile ilgili yazmanın bile sakıncalı hale gelmeye başladığı bir süreçte cumartesi yazılarına devam etmek istiyorum, hem de şiir yazarak.
Ama ben yazarken dikkatimi dağıtmasın, sadece kulağım duysun diye arkama aldığım televizyonda şiir kitaplarından bahseden haber spikerine gelen mesajlarda gazeteci olan spiker de hain ilan ediliyor.
Çünkü gelen mesajda ‘Bırak şiiri okumayı da sen önceden söylediklerini şimdi niye söylemezsin, korktun mu, sana da sıra gelecek’     diyordu.
Şiir kitabını tanıtırken bile tehdit alan gazeteci spikerin bu mesajı okurken yüz şeklini gördüğümde değil şiir yazmak, fıkra anlatmanın bile artık siyasallaştırlıp, kin ve  nefretle hareket eden bir anlayışın getirdiği sonuçla yazı yazarak gazetecilik yapmak isteyenleri bir hayli zorda bırakacak gibi.
120’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede gün geçtikçe şiir yazmak, şair olmak, grup yorum gibi türküler söylemenin bile tehlikeli hale gelmekte olduğunu görmekte, anlamakta bir cumartesi günü yazısı yazmaya hazırlandığımız bir sırada..