Suriye’nin İdlib ilinde 2011’de başlayan halk ayaklanmalarının simge isimlerinden Muhammed Abdülvehhab, “Ben insanım, hayvan değilim” sözlerinin arka planını ve devrimin ilk günlerinde yaşananları anlattı. Han Yunus değil, İdlib’in Hırbet el-Cevz köyünde çiftçilikle geçimini sağlayan Abdülvehhab, bu cümlenin bir slogan değil, yaşanan zulme karşı içinden kopan bir çığlık olduğunu söyledi.
Rejimin saldırıları yoğunlaştığında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Abdülvehhab, 2014’te Kilis’teki çadır kentte yaşamaya başladı. 8 Aralık 2024’te rejimin düşmesinden yaklaşık yirmi gün sonra ise ailesiyle birlikte Suriye’ye geri döndü.
'Sokağa yenilmek için değil, kazanmak için çıktık'
2011’de halkın uzun yıllardır süren baskıya karşı ayağa kalktığını belirten Abdülvehhab, zulmün yalnızca Beşşar Esed dönemine ait olmadığını, geçmişten gelen bir düzenin sonucu olduğunu dile getirdi. “Artık geri dönüş olmadığını o günlerde ilan ettik” diyen Abdülvehhab, güvenlik güçlerinin barışçıl gösterilere gerçek mermiyle karşılık verdiğini, tutuklamaların sistematik hale geldiğini söyledi.
Türkiye sınırında katıldığı bir canlı yayında sarf ettiği sözlerin tamamen spontane geliştiğini vurgulayan Abdülvehhab, rejimin halka insan gibi değil, bir mülk gibi davrandığını ifade etti. “Halkı bir çiftlik gibi gördüler. Hakkını isteyenlere tankla, uçakla saldırdılar. O sözler kendiliğinden döküldü” dedi.
'Bu bir slogan değil, bir çığlıktı'
Abdülvehhab, “Ben insanım, hayvan değilim” ifadesinin milyonlara ulaşmasının ardından bunun yaşanan vahşetin kısa bir özeti olarak kaldığını belirtti. Beyda’da kadınların ve çocukların ayaklar altına alındığına tanıklık ettiğini söyleyen Abdülvehhab, o an gördüklerinin ve hissettiklerinin sözlerine dönüştüğünü anlattı.
Devrim sürecinde silahlı mücadelede de yer aldığını aktaran Abdülvehhab, Cisr eş-Şuğur’dan Hırbet el-Cevz’e kadar birçok bölgenin özgürleştirilmesine katkı sunduklarını dile getirdi. Onlarca yıl ülkeyi yöneten düzenin yeniden hâkim olmasının mümkün olmadığını savundu.
Bugün Esed’in Rusya’da olduğunu, Suriyeli mültecilerin ise ülkelerine dönerek özgür yaşamaya başladığını söyleyen Abdülvehhab, Sednaya Cezaevi başta olmak üzere işlenen ağır suçların unutulmaması gerektiğini vurguladı. “Katiller ve suçlular mutlaka hesap vermeli” diyen Abdülvehhab, kimyasal silah saldırıları, işkenceler ve sürgünlerin affedilemeyeceğini sözlerine ekledi.