
Yeni Bir Sayfa: Portekiz’den Resmi Tanıma Sinyali
Portekiz, Ekim 2025’te Filistin Devleti’ni resmen tanıyacağını duyurdu. Başbakan Luis Montenegro'nun ofisinden yapılan açıklamada, bu kararın Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu çerçevesinde şekillenebileceği belirtildi. Portekiz’in bu adımı, Batı bloğundaki birçok ülkenin benzer yöndeki politikalarıyla uyumlu olarak değerlendiriliyor.
Art Arda Gelen Açıklamalar: Batı Dünyası Harekete Geçti
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 25 Temmuz’da yaptığı açıklamayla başlayan diplomatik hareketlilik, İngiltere, Kanada ve Malta’nın da katılımıyla genişlemişti. Bu ülkeleri takiben Portekiz’in resmi tanıma iradesi, Filistin meselesinin uluslararası arenada yeniden merkez sahneye taşındığını gösteriyor.
15 Ülkeden Ortak Çağrı: "Filistin’i Tanıyın"
Portekiz’in açıklaması, 15 ülkenin yayınladığı ortak çağrının hemen ardından geldi. Andorra, Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, San Marino, Slovenya ve İspanya’nın imzasını taşıyan metinde, “Filistin Devleti’ni tanımamış ülkeleri bu yönde adım atmaya davet ediyoruz” ifadeleri yer aldı.

BM Genel Kurulu Belirleyici Olacak mı?
Portekiz Başbakanlığı tarafından yapılan açıklamada, tanıma kararının Eylül ayında gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu’nda alınabileceği belirtildi. Bu detay, sürecin yalnızca Portekiz özelinde değil, küresel ölçekte yeni diplomatik gelişmelere gebe olduğuna işaret ediyor.
İki Devletli Çözüm İçin "Temel Bir Adım"
Tanıma kararını destekleyen ülkeler, bu gelişmeyi Orta Doğu’daki kalıcı barışın anahtarı olan "iki devletli çözüm" için önemli bir aşama olarak tanımlıyor. Yapılan ortak açıklamalarda, Filistin’in tanınmasının yalnızca sembolik değil, aynı zamanda yapıcı bir diplomatik adım olduğuna vurgu yapıldı.
Tüm gözler şimdi Eylül ayındaki BM Genel Kurulu’nDA
Portekiz’in Filistin’i tanıma kararı, Avrupa’daki diplomatik dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Ekim ayında atılması beklenen bu adım, hem Birleşmiş Milletler’deki siyasi pozisyonları hem de Orta Doğu barış sürecini doğrudan etkileyebilir. Tüm gözler şimdi Eylül ayındaki BM Genel Kurulu’na çevrilmiş durumda.