ABD'nin eski Başkanı Donald Trump, İsrail’in Gazze Şeridi’nde başlattığı kara harekâtı hakkında ilk kez konuştu. İngiltere ziyareti öncesi Beyaz Saray’da basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Trump, “Gazze’ye girmek istediklerini duyuyorum. Ama durumu tam olarak görmem gerekiyor. Şu anda yeterli bilgiye sahip değilim.”diyerek, temkinli bir yaklaşım sergiledi.
Trump’ın bu açıklamaları, Washington’ın Ortadoğu politikasında net bir yön eksikliği olduğu yorumlarına yol açarken, kamuoyunda “destekliyor mu, desteklemiyor mu?” sorularını da beraberinde getirdi. Açıklamalarında dikkat çeken bir diğer vurgu ise Hamas’a yönelik tehdidi oldu. Trump, “Eğer Hamas insanları canlı kalkan olarak kullanırsa, başları ciddi şekilde belaya girer.” ifadelerini kullanarak dolaylı da olsa İsrail’in operasyonunu meşrulaştırabilecek bir argüman sundu.
BM raporuna sessizlik: trump topu zamana attı
Basın mensuplarının yönelttiği bir diğer kritik soru, Birleşmiş Milletler’in İsrail’i soykırım suçu ile itham eden raporuna ilişkindi. Ancak Trump, bu soruya doğrudan yanıt vermekten kaçındı. Kısa ve net bir şekilde “Neler olacağını göreceğiz.” demekle yetindi.
Bu yanıt, insan hakları savunucuları tarafından "siyasi sorumluluktan kaçış" olarak yorumlandı. Trump’ın bu mesafeli tavrı, uluslararası hukuk ve diplomasi çevrelerinde ABD'nin tarafsızlığına dair kuşkular yaratırken, İsrail’e örtülü destek verildiği yönündeki eleştirileri yeniden gündeme taşıdı.
israil kara harekâtını genişletiyor: trump’ın sözleri yeni bir dönemin habercisi mi?
İsrail ordusu, geçtiğimiz gün Gazze kentinin kuzeyine gece saatlerinde kara birlikleriyle girdiğini duyurmuştu. İki tümenin eş zamanlı olarak operasyona katıldığı, üçüncü bir birliğin ise ilerleyen günlerde harekâta dahil olacağı bildirildi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, operasyonun “topyekûn bir saldırıya dönüşeceğini” belirterek askeri hedeflerin genişletileceğini açıkladı.
Trump’ın yorumları ise ABD’nin olası diplomatik ya da askeri tepkisini kestirmeyi zorlaştırıyor. Geçmişte İsrail’e güçlü destek veren Trump’ın bu kez temkinli duruşu, bir taktik mi yoksa değişen bir stratejinin sinyali mi, belirsizliğini koruyor.