İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamalarla ülkesinin nükleer bomba üretme hedefi olmadığını bir kez daha vurguladı. Ancak bu açıklama sadece teknik bir yalanlamadan ibaret değildi; bölgesel adaletsizliklere ve çifte standartlara karşı sert bir eleştiriyi de beraberinde getirdi.
Pezeşkiyan’ın konuşması, sadece İran’ın nükleer politikalarıyla sınırlı kalmadı. Lider, İsrail’in Gazze'de işlediği insanlık suçlarına dikkat çekerek, uluslararası sistemin çifte standardını sert sözlerle eleştirdi. “Bölgede huzuru bozan biz değiliz ama cezalandırılan hep biz oluyoruz” diyen Pezeşkiyan, İran’ın neden sürekli yaptırımlarla hedef alındığını sorguladı.
Hamaney’in fetvası hala geçerli
İran’ın nükleer silah geliştirmeyeceği yönündeki duruşu yeni değil. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in yıllar önce verdiği fetvaya atıf yapan Pezeşkiyan, “Bu mesele bizim için teknik değil, ahlaki bir meseledir. Liderimizin fetvası nettir: İran, nükleer bomba üretmeyecek” diyerek uluslararası topluma net bir mesaj verdi.
Ancak İran’ın bu tutumu, özellikle Batı medyasında sık sık şüpheyle karşılanıyor. Pezeşkiyan ise bu yaklaşımı sorguluyor: “Dünyayı tehdit eden ülkeler değil, tehditlere karşı direnenler cezalandırılıyor.”
Şiirle verilen diplomatik mesaj
Konuşmasının en çarpıcı anlarından biri, İran edebiyatından alınan bir beyit oldu. Pezeşkiyan, “Günahı Belh’te demirci işledi / Ama Şuşter’de bakırcının boynunu vurdular” dizeleriyle uluslararası sistemin çarpıklığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu ifadeyle, bölgeyi istikrarsızlaştıran aktörlerin cezasız kalmasına karşın, İran gibi ülkelerin sürekli hedef alındığı mesajı verildi.
İran, küresel dengelere meydan mı okuyor?
Pezeşkiyan’ın konuşması, yalnızca savunma içerikli değildi. Aynı zamanda İran’ın egemenlik hakkına sahip çıkma iradesini ortaya koyuyordu. Nükleer bomba üretme iddialarına karşı net bir duruş sergilerken, Batı’nın İsrail’e karşı sessizliğini ve çifte standardını sorgulamak, aslında küresel siyasetin dengesine doğrudan bir meydan okumaydı.
Bu açıklamalar, önümüzdeki günlerde İran-Batı ilişkileri açısından yeni gerilimlerin fitilini ateşleyebilir. Ancak Pezeşkiyan’ın vurguladığı gibi, İran kendi yolunu seçmiş durumda ve bu yol, nükleer silahlarla değil, stratejik direnişle örülü.