İsrailli The Jerusalem Post gazetesinde yer alan bir analizde, Türkiye’nin yerli savunma sanayiinde kaydettiği hızlı ilerlemenin Doğu Akdeniz’deki güç dengelerini etkilediği ve bu durumun Yunanistan ile İsrail’i daha yakın bir stratejik iş birliğine yönelttiği ifade edildi.
Yazıda, Türkiye’nin KAAN savaş uçağı ve 800 kilometre menzilli Tayfun balistik füzesi gibi projelerle askeri kapasitesini büyük ölçüde kendi imkânlarıyla artırdığına dikkat çekildi.
Gazete, Yunanistan’ın askeri modernizasyon hamlelerinin arkasındaki temel motivasyonlardan birinin Türkiye’nin artan savunma kabiliyeti olduğunu vurguladı. Bu çerçevede Atina’nın, 2036 yılına kadar sürmesi planlanan yaklaşık 28 milyar euroluk modernizasyon programı kapsamında özellikle İsrail menşeli hava savunma sistemlerine yöneldiği belirtildi.
Barak MX ve David’s Sling gibi sistemlere 3,5 milyar doları aşan yatırım yapıldığı, bu yatırımların Türkiye’nin “Çelik Kubbe” olarak bilinen çok katmanlı hava savunma konseptine karşı geliştirilen “Aşil Kalkanı” projesinin temelini oluşturduğu aktarıldı. Bu ortaklığın, Türkiye’nin askeri ilerleyişi karşısında Akdeniz’de dengeyi koruma amacı taşıdığı yorumu yapıldı.
Analizde, Aşil Kalkanı’nın yalnızca bir savunma ağı olmadığı, aynı zamanda Yunanistan’ın yerli savunma sanayisini güçlendirmeyi ve uzun vadede dışa bağımlılığı azaltmayı hedefleyen bir girişim olduğu ifade edildi.
Ancak buna rağmen, Yunanistan’ın bu adımlarının Türkiye’nin yerlileştirme ve savunma özerkliğini artırma yönündeki kapsamlı stratejisinin gölgesinde kaldığı değerlendirmesi yapıldı.Türkiye’nin 2030’a kadar askeri ihtiyaçlarının büyük bölümünü kendi üretimiyle karşılamayı ulusal öncelik haline getirdiği hatırlatıldı.
The Jerusalem Post, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından savunma sanayiindeki ana projelere hız verdiğini belirterek şu ifadelere yer verdi:
"Ankara'nın amiral gemisi projeleri arasında, şu anda prototip aşamasında olan beşinci nesil KAAN savaş uçağı ve 2025 yılında teslimatlarına başlanacak olan Altay ana muharebe tankı yer alıyor. Deniz kuvvetlerinde ise Türk Deniz Kuvvetleri, yeni denizaltılar ve hava savunma destroyerleri ekleyen bir modernizasyon planı izliyor.
Füze alanında Ankara, uzun menzilli ve hipersonik sistemlere agresif bir şekilde yöneliyor. Mach 5'in üzerinde hızlara ulaşabilen ve 800 km menzile sahip Tayfun Blok 4 balistik füzesi, geçen hafta başarılı bir test gerçekleştirdi. Türkiye, füzenin seri üretimine 2026 yılına kadar başlamayı planlıyor."
Haberde ayrıca, Türkiye’nin uçaklara, insansız hava araçlarına ve balistik tehditlere karşı koruma sağlamayı amaçlayan, İsrail’in Demir Kubbe’si ve Yunanistan’ın Aşil Kalkanı’na rakip olarak görülen 6,5 milyar dolarlık Çelik Kubbe programını hayata geçirdiği ileri sürüldü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu projeye ilişkin olarak, “Çelik Kubbe, dostlara güven, düşmanlara ise korku salacak” sözlerine yer verildi.
Öte yandan İsrail’e ait, 400 kilometre menzile kadar ulaşabilen LORA balistik füze sisteminin yılın başlarında Atina’da sergilendiği bilgisi paylaşıldı. Bu sistemin tedarik edilmesi halinde Yunanistan’ın vurucu gücünün artacağı ve Türkiye’nin gelişen füze kapasitesine karşı ek bir denge unsuru oluşturacağı değerlendirildi.
Analiz, Türkiye’nin savunma alanında büyük ölçüde yerli üretime yönelmesinin, Yunanistan’ın ise İsrail ve Fransa başta olmak üzere dış ortaklıklara dayanmasının belirgin bir tezat oluşturduğunu vurgulayarak, Atina’nın bu bağımlı yapısına eleştirel bir bakışla sona erdi.