Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin başkenti Kinşasa’da yaşanan olaylar, hem ülke içinde hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Ruanda destekli M23 isyancı grubuna yönelik tepki olarak başlayan protestolar, şiddet eylemlerine dönüştü ve bazı büyükelçiliklere saldırılar düzenlendi. ABD, Fransa ve diğer bazı ülkelerin diplomatik temsilcilikleri hedef alındı. Peki, Kongo’da neden isyan çıktı ve olaylar nasıl bu noktaya geldi? İşte detaylar!
Kongo'daki İsyanın Sebebi Ne?
İsyanın fitilini ateşleyen başlıca neden, Ruanda destekli olduğu iddia edilen M23 isyancı grubunun faaliyetleri. Bu grup, son dönemde Kongo'nun doğusundaki Goma kentinde kontrolü ele geçirerek bölgedeki gerilimi tırmandırdı. Kongo hükümeti ve halkı, M23’ün arkasında yabancı ülkelerin olduğunu düşünüyor. Özellikle Ruanda’nın bu gruba lojistik ve askeri destek sağladığına inanılıyor.
Bu iddialar, Kongo halkının öfkesini yalnızca Ruanda’ya değil, M23’ü dolaylı yoldan desteklediği düşünülen ABD ve Fransa gibi ülkelere de yöneltti. Sonuç olarak, protestolar başkent Kinşasa’da büyüyerek şiddet eylemlerine dönüştü.
Büyükelçiliklere Neden Saldırıldı?
Kinşasa’daki göstericiler, "Yabancı müdahaleye hayır" ve "Emperyalistlere ölüm" sloganlarıyla özellikle ABD, Fransa, Belçika, Hollanda, Uganda ve Kenya büyükelçiliklerini hedef aldı. Bu ülkeler, Ruanda ile olan yakın ilişkileri sebebiyle protestocular tarafından suçlanıyor.
Büyükelçiliklere yönelik saldırılar sırasında binalar ateşe verildi, yağmalandı ve kullanılamaz hale geldi. Başkentte yükselen yoğun duman ve alevler, bölgedeki kaosu gözler önüne serdi.
Fransa ve ABD'den Sert Tepki
Büyükelçilikleri hedef alınan ülkelerden Fransa, saldırılara karşı sert bir açıklama yaptı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, sosyal medya hesabından, Kinşasa’daki saldırının "kabul edilemez" olduğunu ifade etti. Barrot, Fransız büyükelçilik çalışanlarının güvenliği için gerekli tüm önlemlerin alındığını belirtti.
ABD ve diğer ülkeler de olaylara tepki gösterirken, diplomatik temsilciliklerin korunması için Kongo hükümetinden daha güçlü adımlar atılması gerektiğini vurguladılar.
Kongo Hükümetinin Tepkisi ve İtidal Çağrısı
Kongo Demokratik Cumhuriyeti İletişim Bakanı Patrick Muyaya, protestoların büyümesi üzerine halka sakinlik çağrısı yaptı. Muyaya, "Öfkemizi ifade etme hakkımız var, ancak bunu barışçıl bir şekilde yapmalıyız" diyerek, şiddet olaylarının ülkeye zarar verdiğini söyledi.
Hükümet yetkilileri, büyükelçiliklere yönelik saldırıların ardından başkentteki güvenlik önlemlerini artırdıklarını ve kontrolün yeniden sağlandığını duyurdu.
M23 İsyancı Grubu Kimdir?
Olayların merkezindeki M23 isyancı grubu, 2012 yılında kurulan ve adını "23 Mart Anlaşması"ndan alan bir silahlı örgüttür. Grup, başlangıçta Kongo hükümetine karşı isyan başlatmış ve 2013 yılında bastırılmıştı. Ancak, son yıllarda tekrar güçlenerek Kongo’nun doğusunda kontrol alanlarını genişletmeye başladı.
M23’ün faaliyetleri, Kongo’nun doğusunda yaşayan halkı göçe zorlayarak bir insani krize yol açıyor. Bölgedeki çatışmalar ve yerinden edilen insanların sayısındaki artış, uluslararası toplumun da dikkatini çekiyor.
Kongo'da Darbe Mi Oluyor?
Kongo’daki olaylar bir darbe girişimini işaret etmiyor. Ancak, ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, Ruanda ile olan gerilimler ve isyancı grupların faaliyetleri nedeniyle halk arasında büyük bir huzursuzluk var. Bu durum, merkezi otoriteye olan güveni sarsıyor ve sokak eylemlerinin artmasına neden oluyor.
Kongo’daki olaylar, uluslararası toplumda endişe yaratmış durumda. Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği, Kinşasa’daki şiddet eylemlerini kınarken, bölgedeki tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulundu.
Büyükelçiliklere yönelik saldırılar, yalnızca Kongo hükümeti ile diğer ülkeler arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki diplomatik bağları da zedelemiş durumda.
Kongo'da Gerilim Tırmanıyor
Ruanda destekli M23 isyancı grubunun faaliyetleri, sadece Kongo’nun değil, tüm Orta Afrika’nın istikrarını tehdit ediyor. Kinşasa’daki olaylar, bölgedeki siyasi ve ekonomik sorunların ne kadar derinleştiğini gösteriyor.
Bu süreçte, Kongo hükümetinin halkın öfkesini kontrol altına alması ve uluslararası toplumla iş birliği yaparak isyancı grupların etkisini azaltması büyük önem taşıyor.