İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Dünya Netanyahu’dan Hamas’a gözdağı: “Kaçacak yeriniz kalmadı”

Netanyahu’dan Hamas’a gözdağı: “Kaçacak yeriniz kalmadı”

Netanyahu, Hamas liderlerine "Sığınacak yeriniz yok" diyerek yeni tehditte bulundu. Doha saldırısı sonrası tansiyon yeniden tırmandı.

MUHABİR: Gökhan Erek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Katar’a 9 Eylül’de düzenlenen hava saldırısının ardından, Hamas liderlerine yönelik tehditlerini bir kez daha yineledi. Tel Aviv yönetimi, Doha’da bulunan Hamas siyasi liderliğini açıkça hedef aldığını duyururken, Netanyahu’nun sözleri bölgede yeni bir çatışma dalgasının sinyali olarak değerlendiriliyor.

Netanyahu, İsrail istihbaratının efsanevi ajanı Eli Cohen’in 1965’te Şam’da idam edilişinin yıl dönümünde yaptığı konuşmada, Hamas’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastların süreceğini belirtti. Özellikle 7 Ekim saldırılarını hatırlatan Netanyahu, “Güvenli liman diye bir şey yok. Size ulaşamayacağımız hiçbir yer yok,” ifadeleriyle açık bir mesaj verdi.

mossad’ın gölgesi doha sokaklarında: yeni hedef kim?

İsrail Hava Kuvvetleri'nin 9 Eylül’de Katar'ın başkenti Doha’da gerçekleştirdiği saldırı, doğrudan Hamas’ın müzakere heyetinin bulunduğu binayı hedef aldı. Saldırıda, Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye’nin oğlu ve dört Hamas mensubu hayatını kaybetti. Katar, olayda bir polis memurunun da yaşamını yitirdiğini doğruladı.

Saldırı, sadece fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda diplomatik bir meydan okuma olarak yorumlandı. Çünkü Katar, uzun süredir Hamas ile İsrail arasında dolaylı görüşmelere ev sahipliği yapan bir aktör olarak öne çıkıyor. Ancak Netanyahu, Katar’ı da açıkça uyardı: Hamas yetkililerini sınır dışı etmemesi halinde yeni saldırılar kapıda.

tel aviv yönetimi rest çekti: “katar, sorumluluk almak zorunda”

İsrail’in Doha’ya yönelik hava operasyonu, klasik savaş taktiklerinin ötesinde bir mesaj taşıyor. Netanyahu, artık sadece Gazze ya da Batı Şeria’daki Hamas varlıklarını değil, uluslararası alandaki lider kadroyu da hedefleme stratejisinegeçtiğini ilan etmiş durumda. Bu yeni strateji, Mossad’ın küresel operasyonlarına zemin hazırlayan yeni bir dönemanlamına geliyor.

Öte yandan Tel Aviv’in Katar’a açıkça yönelttiği tehdidin diplomatik karşılığı da belirsizliğini koruyor. Körfez ülkeleri sessizliğini sürdürürken, Netanyahu’nun “Sığınacak yeriniz yok” şeklindeki çıkışı, Hamas’ın yurt dışındaki üst düzey isimleri için alarm zillerini çaldı.

hamas liderleri hedefte: suikastlar yeniden mi başlıyor?

Netanyahu'nun açıklamaları, İsrail’in Hamas liderlerine yönelik nokta atışı operasyonlarını yeniden başlatacağınınişaretlerini taşıyor. Özellikle yurtdışında faaliyet gösteren Hamas yetkilileri için artık hiçbir ülke tam anlamıyla güvenli sayılmıyor.

Bu gelişme, 2004 yılında Şam’da gerçekleştirilen Abdel Aziz al-Rantisi suikastı ya da 2010 yılında Dubai’de Mossad tarafından düzenlendiği iddia edilen Mahmoud al-Mabhouh operasyonu gibi olayları hatırlatıyor. Şimdi benzer senaryoların yeniden sahneye konması ihtimali bölgede gerilimi tırmandırıyor.

diplomatik dengeler sarsılıyor: katar ve israil ilişkileri kırılma noktasında

Katar’ın Hamas ile olan ilişkileri uzun süredir İsrail’in tepkisini çekiyordu. Ancak son saldırı, bu gerilimin artık diplomatik bir krize dönüştüğünü ortaya koydu. Netanyahu'nun Katar’a doğrudan yönelttiği uyarı, sadece Hamas’a değil, Doha hükümetine de açık bir mesaj içeriyor.

İsrail’in bu tür bir saldırıyı Doha gibi bir başkentte gerçekleştirmesi, uluslararası hukuk ve egemenlik ihlalleri açısından da tartışma yaratırken, Netanyahu'nun bu hamleyle içerideki siyasi baskıları hafifletmeye çalıştığı yorumları da yapılıyor.