İstanbul
Kapalı
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Dünya Noel’den alkole: Suudi Arabistan’da kamusal din sınavı!

Noel’den alkole: Suudi Arabistan’da kamusal din sınavı!

Suudi Arabistan’da Vizyon 2030 adımları Noel görünürlüğü ve alkol düzenlemeleriyle din-devlet tartışmasını alevlendirdi; “ılımlı İslam” söylemi eleştiri topladı.

Suudi Arabistan’da son yıllarda hız kazanan “Vizyon 2030” hamleleri, artık yalnızca ekonomi ve turizm başlıklarıyla değil, doğrudan İslam’ın kamusal hayattaki yeri üzerinden tartışılıyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın öncülüğünde yürütülen bu süreç, geleneksel Suudi dini anlayışından belirgin bir kopuş olarak okunuyor.

Ülkede daha düne kadar kesin biçimde yasak olan Noel ve yılbaşı kutlamalarının bugün alışveriş merkezlerinde, kamusal alanlarda görünür hâle gelmesi, bu kopuşun en sembolik göstergelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Yönetim, bu adımları “çok kültürlülük” ve “küresel entegrasyon” söylemiyle savunurken, muhafazakâr çevreler bunun İslam toplumunun zihinsel ve ahlaki sınırlarının bilinçli şekilde gevşetilmesi anlamına geldiğini ifade ediyor.

Tartışmanın fitilini ateşleyen nokta ise, dinî yorum meselesi. Prens Selman’ın çeşitli platformlarda dile getirdiği “ılımlı İslam”, “yeni vizyon” ve “çağa uyum” vurguları, dinin siyasi hedeflere göre yeniden yorumlandığı eleştirilerini beraberinde getiriyor. Bugün Noel kutlamalarına, yarın başka hangi dinî sınırların “çağın gereği” denilerek aşılacağı sorusu yüksek sesle soruluyor.

Değişimin bir diğer boyutu ise alkol düzenlemeleri

Yıllardır İslam hukuku çerçevesinde yasak olan alkolün, bugün belirli yabancı gruplar için erişilebilir hâle getirilmesi, “haram–helal” çizgisinin yerini ekonomik ve sınıfsal kriterlerin aldığı yönündeki endişeleri güçlendiriyor. Ahlaki sınırların gelir düzeyiyle ölçülmesi, eleştirmenlere göre İslam’ın evrensel adalet anlayışıyla açık bir çelişki oluşturuyor.

Toplumda rahatsızlık yaratan bir başka husus da, dinî sembollerin ve değerlerin ticarileştirilmesi. Alkolsüz ürün reklamlarında niqaplı kadın figürlerinin kullanılması, muhafazakâr kesimler tarafından “kutsal olanın pazarlama aracına dönüştürülmesi” şeklinde yorumlanıyor. Bu durum, İslam’ın bir hayat nizamı olmaktan çıkarılıp estetik bir dekor unsuruna indirgenmesi eleştirilerini artırıyor.

Asıl kaygı ise uzun vadeye dair. Yüzyıllar boyunca ulema geleneğiyle şekillenen dinî otoritenin, bugün siyasi iradenin yönlendirmesiyle esnetilmesi, yalnız Suudi Arabistan’ı değil, tüm İslam dünyasını ilgilendiren bir kırılma olarak görülüyor. İnancın “hazır fetvalarla” güncellenebileceği fikri, dini siyasetin aracı hâline getirme riskini barındırıyor.

Suudi Arabistan’da yaşanan bu dönüşüm, bir kalkınma projesi olmanın ötesinde, İslam’ın kamusal hayattaki rolüne dair köklü bir yeniden tanımlama girişimi olarak okunuyor. Tartışma şu soruda düğümleniyor: Modernleşme adına hangi değerlerden vazgeçilebilir ve bu sınırı kim belirler?

İslam dünyasında yankı bulan bu sorunun cevabı, yalnız Riyad’ın değil, tüm ümmet coğrafyasının geleceğini yakından ilgilendiriyor.