Hindistan ile Pakistan arasında tırmanan tansiyon, dünya kamuoyunu endişeye sürüklüyor. Her iki ülkenin de elinde bulunan nükleer silahların ateşlenmesi halinde, yalnızca Güney Asya değil, tüm gezegen büyük bir felaketle karşı karşıya kalabilir. Uzmanlar, bu kabus senaryosunun Türkiye’yi bile doğrudan etkileyebileceği uyarısında bulunuyor.
Science Advances dergisinde 2019 yılında yayımlanan kapsamlı araştırmaya göre, Hindistan ile Pakistan arasında yaşanabilecek sınırlı bir nükleer çatışma, dünya genelinde “nükleer kış” olarak adlandırılan korkunç bir sürecin başlamasına yol açabilir.
Araştırmaya göre, atmosfere karışacak radyoaktif toz ve dumanlar, güneş ışığını engelleyerek sıcaklıkların ortalama 2 ila 5 derece düşmesine, yağışların ise %30’a kadar azalmasına neden olabilir. Bu tablo, özellikle Türkiye gibi tarıma dayalı üretim yapan ülkelerde ciddi gıda krizlerini tetikleyebilir.
🌾 Türkiye’yi Bekleyen Tehlike: Tarımda Verim Düşer, Fiyatlar Fırlar
Uzmanların değerlendirmesine göre, bu iklim değişiklikleri Türkiye’de tarım ve hayvancılıkta ciddi verim kayıplarına yol açabilir. Mevsimlerin değişmesi, yağışların azalması ve sıcaklıkların keskin düşüş göstermesi; mahsul kaybı, gıda kıtlığı ve fiyat artışlarını beraberinde getirebilir.
Türkiye’nin stratejik gıda güvenliği açısından kendi kendine yetebilme kabiliyetinin önemi bir kez daha ortaya çıkarken, bu tür küresel tehditler karşısında hükümetin yerli tarımı destekleyen politikalarının ne denli isabetli olduğu da teyit edilmiş oluyor.
☢️ Nükleer Silah Sayıları Şoke Etti: Felaketin Eşiğindeyiz
Hindistan'ın elinde 164, Pakistan’ın ise 170 adet nükleer başlık bulunduğu belirtiliyor. Bu silahlardan yalnızca birkaçının ateşlenmesi halinde bile küresel ekosistemin geri dönüşü olmayan bir şekilde zarar göreceği bilimsel olarak ortaya konmuş durumda.
Türkiye'den Küresel Felakete Karşı Sağduyu Çağrısı
Türkiye, bölgesel istikrar ve barış politikalarını sürdüren bir ülke olarak bu gelişmeleri büyük bir dikkatle izliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde barışçıl diplomasi çağrıları yinelenirken, olası bir nükleer felaketin önüne geçilmesi için uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiği mesajı veriliyor.