ABD ile İran arasında süregelen nükleer kriz, son günlerde sıcak çatışma boyutuna ulaştı. ABD Senatosu, Başkan Donald Trump’ın İran’a yönelik askeri operasyon düzenlemesini sınırlamak amacıyla sunulan yasa tasarısını reddederek, Trump’a Kongre onayı olmadan müdahale hakkı tanımış oldu. Kararın ardından, ABD ve İsrail’in ortak saldırılarıyla İran’ın nükleer altyapısına yönelik ağır darbe indirildiği açıklandı.
Senato Trump’ın Yetkisini Genişletti
Demokrat Senatör Tim Kaine’in, 1973 tarihli Savaş Yetkileri Kararnamesi’ne dayanarak sunduğu ve başkanın İran’a yönelik tek taraflı askeri harekatını sınırlamayı amaçlayan yasa tasarısı, 53’e karşı 47 oyla reddedildi. Karar, Trump’a İran üzerinde geniş bir askeri hareket alanı sağladı.
Trump, saldırılar sonrası yaptığı açıklamada, “İran’ın önemli nükleer zenginleştirme tesisleri tamamen yok edildi” ifadelerini kullandı ve operasyonu “muhteşem bir askeri başarı” olarak tanımladı. Ayrıca, “İran uranyum zenginleştirmeye devam ederse yeniden vururuz” diyerek tehditlerini yineledi.
Nükleer Programda Büyük Hasar
ABD ve İsrail’in koordineli saldırılarının ardından İran’ın nükleer programına ilişkin çarpıcı bilgiler gün yüzüne çıktı. İşte 12 gün süren saldırıların ardından İran’ın nükleer altyapısındaki son durum:
İsfahan’daki uranyumu gaza dönüştüren ana tesis ağır hasar gördü. Bu tesis, İran’ın zenginleştirme sürecini başlatabilmesi için kritik öneme sahipti.
Santrifüj fabrikaları ve 18.000'den fazla santrifüj içeren zenginleştirme tesisleri hedef alındı ve imha edildi.
İran, bu altyapıyı yeniden inşa etmesinin yıllar sürebileceğini belirtti.
Bilim İnsanları ve Uzman Kadrolar da Hedefte
Saldırılar sırasında İran’ın nükleer programına yön veren bazı üst düzey bilim insanlarının hayatını kaybettiği bildirildi. Bu kayıplar, İran’ın teknoloji ve bilgi birikiminde uzun vadeli zafiyet yaratabilecek nitelikte görülüyor.
Uranyum Stokları Taşındı mı?
Uluslararası gözlemciler, İran’ın yaklaşık 400 kilogram zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu tahmin ediyor. Bu miktarın daha fazla zenginleştirilmesi durumunda yaklaşık 9-10 nükleer silah üretme kapasitesine ulaşabileceği öne sürülüyor.
ABD kaynaklı bir rapora göre, İran bu uranyumun büyük bölümünü saldırılardan önce farklı bölgelere taşımış olabilir. Ancak bu bilgiye dair somut kanıt henüz kamuoyuna sunulmuş değil.
Saldırılarda Hedef Alınmayan Alanlar
İran’ın merkez bölgesindeki uranyum madenleri, saldırıların dışında kaldı. Bu durum, İran’ın uzun vadede uranyum üretimini sürdürebilme kapasitesini koruduğu anlamına geliyor. Özellikle Narigan madenindeki rezervlerin, 50’den fazla nükleer silah için yeterli miktarda uranyum içerebileceği ifade edildi.
Uluslararası Müzakereler Askıya Alındı
İsrail saldırısının ardından İran ve ABD arasında devam eden nükleer müzakereler 5. turda askıya alındı. Taraflar arasındaki diplomatik diyalog yerini açık tehdit ve askeri operasyonlara bırakmış durumda.
Yeni Bir Kriz Dalgası mı?
Senato’nun kararı ve Trump’ın söylemleri, ABD-İran geriliminin yalnızca askeri değil, jeopolitik ve diplomatik boyutlarını da derinleştiriyor. İran’ın yeniden silahlanma sürecine ne ölçüde hız vereceği ve ABD’nin bu süreci nasıl denetlemeye çalışacağı, önümüzdeki dönemde Ortadoğu dengelerini doğrudan etkileyecek gelişmeler arasında yer alacak.