ABD’de Donald Trump yönetimi, göçmenlik politikalarında uyguladığı sert tutumu göçmen olmayan vizelere de yansıttı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Trump’ın göreve başladığı 20 Ocak tarihinden bu yana yaklaşık 80 bin vizenin suç gerekçesiyle iptal edildiğini duyurdu.
Yetkililer, alkollü veya uyuşturucu etkisi altında araç kullanma, saldırı ve hırsızlık gibi suçların bu iptallerin neredeyse yarısını oluşturduğunu belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı kaynakları, bu üç suçun vize iptallerinde "en belirleyici kriterler" arasında yer aldığını vurguladı.
Sosyal Medya ve Güvenlik Tarama Uygulamaları Genişledi
Trump yönetimi, yalnızca adli sicil değil, aynı zamanda bireylerin sosyal medya geçmişine de daha sıkı inceleme uygulamaya başladı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, vize başvurusunda bulunan kişiler için sosyal medya içeriklerinin daha derinlemesine analiz edildiği ve güvenlik taramalarının kapsamının genişletildiği kaydedildi.
Bu kapsamda, geçtiğimiz ay muhafazakar aktivist Charlie Kirk’in suikastı ile ilgili sosyal medya paylaşımlarında bulunan en az 6 kişinin vizesi iptal edildi.
Öğrenci Vizelerine de Darbe
Trump yönetiminin sert vize politikaları, öğrencileri de etkiledi. Bakanlık, Ağustos ayında yaptığı açıklamada, 6 binden fazla öğrenci vizesinin iptal edildiğini duyurmuştu. Bu iptallerin, yasal süresini aşan ya da vize koşullarını ihlal eden öğrencileri kapsadığı belirtildi.
Sıkılaştırılmış Göçmen Olmayan Vize Politikası
Trump yönetimi döneminde, turistik, ticari ve öğrenci vizeleri başta olmak üzere göçmen olmayan vize kategorilerinde güvenlik riskleri gerekçesiyle ciddi kısıtlamalara gidildi. Bakanlık, yeni dönemde vize başvurularında çok daha fazla belge talep edildiğini ve geçmişe dönük kontrollerin artırıldığını bildirdi.
Uzmanlar Ne Diyor?
Göç politikaları uzmanları, Trump yönetiminin bu adımlarının özellikle ABD'de yasal yollarla bulunan yabancıların haklarında belirsizlik yarattığını ve ülkeye giriş süreçlerini zorlaştırdığını ifade ediyor. Eleştiriler, suç işleyen kişilerle ilgili uygulamaların anlaşılabilir olduğunu kabul etmekle birlikte, sosyal medya paylaşımlarının vize iptallerine gerekçe yapılmasının hukuki ve etik açıdan tartışmalı olduğunu vurguluyor.