İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Eğitim Bu yöntemleri uygulayın, sınav kaygısından kurtulun!

Bu yöntemleri uygulayın, sınav kaygısından kurtulun!

Uzmanlar sınav kaygısı hakkında öğrenci ve ailelere önerilerde bulundu.

MUHABİR: Necdet Oktay Apaydın

AA - Çakmak Erdem Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Muhammed Albayati, öğrencilere sınav kaygısını azaltmaya yönelik tavsiyelerde bulunarak, "Kaygıyı bastırmak yerine onu kabul etmeye ve tanımaya çalışmak, dikkatimizi başka noktalara odaklamak bu süreçte faydalı olabilir." ifadelerini kullandı.

Erdem Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Albayati, sınav kaygısı hakkında öğrenci ve ailelere önerilerde bulundu.

Albayati, kaygının günümüzde en yaygın kullanılan psikoloji terimlerinden biri olduğunu anlatarak, kaygıların belirgin ve geçici bir duygusal durumu meydana getiren, vücudu tehlikelere karşı korumak için ortaya çıkan doğal bir tepki olduğunu bildirdi.

Sınav kaygısının, sınavda önceden öğrenilen bilginin etkili bir şekilde kullanılmasını engelleyen ve başarının düşmesine yol açan yoğun bir durum olduğuna vurgu yapan Albayati, bu durumu yaşayan öğrencilerin kendini aşağılama ve ilk başarısızlık belirtisinde daha yoğun duygusal tepkiler verme eğiliminde olduğunu kaydetti.

Albayati, "Bu durumdaki öğrencilerde vücut fiziksel olarak mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları gibi tepkiler verebilir. Ayrıca çocukta huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik de görülebilir. Bu kaygıların meydana gelmesinin nedeni mükemmeliyetçi, rekabetçi kişilik yapıları, sosyal çevrenin beklentileri, başarısız olma ve değerlendirilme korkusu, zamanı etkin kullanamama, yanlış ders çalışma alışkanlıklarıdır." değerlendirmesini yaptı.

"Öğrenciler zamanı iyi kullanmalı"

Albayati, öğrencilerin sınav öncesinde çalışma alışkanlıklarını ve sınava ilişkin tutumlarını gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayarak, "Öğrenciler zamanı iyi kullanmalı, beslenme ve uykusuna dikkat etmeli. Gerçekçi olmayan ve kaygıya yol açan düşünme alışkanlıklarını farklı bir gözle yeniden değerlendirmekte fayda var. Ayrıca sınava yönelik çalışmaları son güne bırakmamak çok önemli. Sınav sırasında kontrolün kendimizde olduğunu hatırlamak, yanıtlayabileceğimiz sorulardan başlamak, olumsuz otomatik düşüncelere karşı alternatif açıklamalar getirmek bizi rahatlatır." ifadelerini kullandı.

Kaygıyı azaltmaya yönelik olarak gevşeme, dikkat artırma teknikleri, kontrollü nefes alıştırmalarının da uygulanabileceğini belirten Albayati, kaygıyı bastırmak yerine onu kabul etmeye ve tanımaya çalışmanın, dikkati başka noktalara odaklamanın bu süreçte faydalı olabileceğini anlattı.

Araştırmalara göre ebeveynlerin demokratik tutumlara sahip olduğunda öğrencilerin kendini başarılı olarak tanımladığına dikkati çeken Albayati, şu görüşleri paylaştı:

"Ebeveynler otoriter davrandığında ise öğrenci kendini başarısız olarak görmeye daha meyilli. Bu süreçte ailelere sınava ilişkin konuşmalarında özenli davranmalarını, gerçekçi olmalarını, çocuklarını akranlarıyla ya da kardeşleriyle karşılaştırmaktan kaçınmalarını öneriyoruz. Sınavı yüceltmemeli, ölüm kalım meselesi haline getirmemeliler. Sınav sonrasında çocuğu ödüllendirme, keyif veren etkinlikler düzenleme, geleceğe yönelik planlar yapma gibi aktiviteler yapabilirler. Aile bireyleri uygun rol modeli olmalı, aile ortamı sağlamalı ve problem çözme davranışları geliştirilmelidir. Televizyonu, oyunu, sinemayı ya da gezmeyi kısıtlayıp çocuğa sürekli ders çalışmasını öğütlemek doğru bir davranış biçimi değildir. Çocuklar koşulsuz sevilmelidir."