İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kimin andı?

Andımız denilen şey, 80 yıl boyunca baskıcı, faşizan, ötekileştiren bir anlayışla zihinlere dikte edilen, dönemin Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından hazırlanmış ve 1933 yılında uygulamaya konulmuştur. İçerik olarak birçok baskıcı, ırksal, faşizan mesajlar taşıyan metin tam anlamı ile 1930’ ların kafasını taşımaktadır.

Andımız denilen şey, 80 yıl boyunca baskıcı, faşizan, ötekileştiren bir anlayışla zihinlere dikte edilen, dönemin Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından hazırlanmış ve 1933 yılında uygulamaya konulmuştur. İçerik olarak birçok baskıcı, ırksal, faşizan mesajlar taşıyan metin tam anlamı ile 1930’ ların kafasını taşımaktadır.
2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliği ile kaldırılmıştı. 2018 ‘e geldiğimizde Danıştay’ın Eğitim Sen’in başvurusunu değerlendirerek Türkiye hukuk tarihinde garabet bir karara  imza attığını görüyoruz. Ülkenin sosyal, siyasî, etnik ve ideolojik kaosun eşiğine sürüklenmesi için belli ki zemin hazırlama çabasında olanlar var. Çünkü bu karar, ülkedeki etnik ve ideolojik gerilimi bir ânda çağımızın hızlı iletişim aracı ağların etkisi ile akıldışı ifadelerle tırmandırmaya yetmiştir. Anlaşılan 28 Şubat vari bir ortam oluşturma çabası ne yazık ki hala var.
Endişe verici olan şey,bu kararın emsal gösterilip bir sonraki adımda  ezanın Türkçe okunması, başörtüsü yasağının yeniden getirilmesine kadar toplumda infiale yol açacak bir dizi kararların alınmasına zemin hazırlama provası olarak görülmesidir ki, bu bir komplo teorisi olarak görülmemelidir.
Görüyoruz ki, bürokratik vesayet direniyor/direnmeye devam ediyor. Ancak anlaşılamayan bir şey var. Türkiye toplumu geldiğimiz noktada buna asla müsaade etmeyecek kadar feraset ve basiret sahibi bir toplumdur. 15 Temmuz kalkışması ile yaşadığımız şey, toplum olarak bütün renklerimizle bir büyük devlet ve millet olduğumuzdur. Türkiye toplumu bütün farklılıkları ile çok kültürlü bir yapı ile bir arada yaşama kabiliyetine sahiptir.Mesele millet olduğunda topyekün birliğimiz eski Türkiye sevdalılarına yeni kaos ortamı vermeyecektir. Tarih boyunca cephelerde koyun koyuna şehitlerimiz olduğunu bu toprakların evlatları unutmayacaktır.
Türkler doğru, diğerleri eğri safsatasının bizi götüreceği yer, Nazi kafasıdır. Bu kafa bizim kafamız değil, bu ant bizim andımız değildir.
Danıştay, dört bir yandan kuşatılmaya çalışıldığımız bir ortamda, küresel emperyalistlerin oyunlarını bozmayı sürdürdüğümüz bir ortamda bu kararla kime ve neye hizmet etmektedir? Sorusu sorula dursun. Yeni Türkiye’nin ruhuna uymayan bu kararın temyizden dönme süreci gelecektir diye ümit ediyoruz. Çünkü Türkiye’nin son yıllarda geçirmiş olduğu dönüşüm,toplumun bir arada yaşama kabiliyetinin güçlenmesi ve 21. yy dünyası da bu tarz tek tipçilikleri kabul etmeyecektir. İnsanların zihnindeki eski Türkiye’ yi hatırlatan bu karar yeni dünyada da yeni Türkiye’de  de karşılık bulmayacaktır. Danıştay yerindelik denetimi yapmışsa şayet, idare de kararı yok sayıp kendi hakkını korumalıdır. 
Eski Türkiye tarihin çöp sepetinde. Yeni Türkiye’ye selam olsun…