İstanbul
Açık
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Eğitim Konuşamayan çocuk, konuşulan deha oldu: Einstein’ın eğitimle savaşı

Konuşamayan çocuk, konuşulan deha oldu: Einstein’ın eğitimle savaşı

Ezberci eğitimin dışladığı çocuk, bilimin sınırlarını zorlayan bir dehaya dönüştü. Albert Einstein’ın öyküsü, sistemin göremediği potansiyelin kanıtı.

MUHABİR: Sibel Çınar

Sessizliğin İçinde Büyüyen Bir Merak

Albert Einstein konuşmaya geç başladı. Ailesi endişelendi, doktorlar yetersizlik şüphesiyle yaklaştı. O ise ilk cümlesini kurana kadar düşünmeyi öğrenmişti. Dışarıdan sessiz, iç dünyasında fırtınalıydı. Öğretmenleri, "tembel" ve "yavaş" damgasını vursa da zihninde şekillenen sorular, onu sınıfın değil, evrenin dışına taşıyacaktı.

Eğitimle Uyumlanamayan Zihin

Münih’te başladığı Katolik ilkokulu, Einstein’a disiplin ve otorite sundu. O ise düşünmeyi ve sorgulamayı arıyordu. Her "doğru cevap"tan çok "neden" sorusuna bağlıydı. Öğrenciliği boyunca yüksek notlar almasına rağmen, eğitim sisteminin beklentilerine değil, kendi iç ritmine göre hareket etti. Ezberden kaçtı, merakla beslendi. Okul, ona bilgi sunuyordu; oysa Einstein anlamanın peşindeydi.

Öğrenmenin Gölgesindeki Direniş

Einstein, çocuk yaşta bilimsel kitaplar okuyor, evde ağırlanan üniversite öğrencisiyle felsefe tartışmalarına katılıyordu. Kant’ın kitaplarını henüz 13 yaşında anlayarak okumaya başladı. Kendi kendine Öklid teoremlerini ispatladı. Sınıfın duvarları yetmiyordu ona. Otoriteyle çatıştı, disiplinle uyuşmadı. En sonunda, öğretmenlerin yıldırdığı bu çocuk, okulunu bırakıp ailesinin yanına İtalya’ya gitti.

Sınav Sisteminin Reddettiği Bir Deha

Einstein, üniversite sınavını geçemedi. Dil ve beşeri bilimlerde başarısız sayıldı. Matematik ve fizikte ise yaşının ötesinde bir üstünlük gösterdi. Sistem, bu çelişkiyi göremedi. Ancak o vazgeçmedi. İsviçre’de bir liseye tekrar kaydoldu. Bu defa özgür düşüncenin, açık fikirliliğin hüküm sürdüğü bir okuldaydı. Kendi sesini burada buldu. Bu okulda ilk kez, bir eğitim kurumuyla uyum sağladı.

Eğitimde Kaybedilen Yeteneklerin Sessiz Çığlığı

Einstein’ın öyküsü, bir başarı hikâyesinden fazlası. Sessiz bir çocuk, otoriteye direnen bir öğrenci, disipline uymadığı için dışlanan bir birey… O, şanslıydı çünkü ailesi onun merakını destekledi. Peki ya sistemin yuttuğu diğer dehalar?

Einstein’ın yıllar sonra söylediği şu cümle, hâlâ geçerliliğini koruyor:
"Eğitim, okulda öğrendikleriniz unutulduğunda geriye kalandır."

Bu tanım, eğitimin bilgi yığınlarını ezberlemek değil, bireyin düşünmeyi ve problem çözmeyi öğrenmesi olduğunu savunur.

EİNSTEİN'DAN EĞİTİM SÖZLERİ

“Ben özel bir yetenek değilim, sadece tutkulu bir meraklıyım.” Einstein’ın eğitime dair bakışı, bireyin doğuştan gelen merak duygusunun bastırılmaması gerektiğini vurgular. Ona göre öğrenme, dışsal bir zorunluluk değil, içsel bir keşif sürecidir.

“Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıdır, ama hayal gücü tüm dünyayı kapsar.” Eğitimin yalnızca bilgi aktarmaya indirgenmemesi gerektiğini, yaratıcılığı ve özgür düşünceyi beslemesinin şart olduğunu belirtir.

“Asla bir çocuğun öğrenme hevesini bastırmayın. Merak, öğrenmenin kalbidir.” Çocukların doğal öğrenme isteğinin yok edilmemesi gerektiğini savunur.

Özgür düşünen bireyler yetiştirmek, iyi vatandaşlar yetiştirmekten daha önemlidir.” Bireyi yalnızca topluma uydurmak için değil; eleştiren, düşünen, sorgulayan bir kişilik kazandırmak için vardır.