Savaşın En Sessiz Tanıkları
Suriyeli, Afgan, Iraklı, Filistinli ve daha pek çok milletten çocuklar, Türkiye'de eğitim sistemine dahil olmaya çalışıyor. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre yaklaşık 1 milyon mülteci öğrenci, farklı kademelerde eğitim görüyor. Ancak resmi kayıtlar, yaşanan insani deneyimi tam olarak anlatamıyor.
Dil Engelinden Sessizliğe
Öğretmenin anlattığı her cümle, mülteci öğrenciler için bir “bilinmezlik” anlamına gelebiliyor. Dil bilmeyen çocuklar çoğu zaman konuşmuyor, yanlış yapmaktan korkuyor, sessizleşiyor. Bu durum onların katılımını düşürüyor, özgüvenlerini zedeliyor.
Uyum Değil, Tutunma
Sosyal hayata ve okul kültürüne uyum sağlamakta zorlanan mülteci öğrenciler, ötekileştirme ve akran zorbalığıyla da karşılaşıyor. Bazıları, kimliğini gizleyerek “normal” görünmeye çalışıyor. Uzmanlar, psikolojik destek yetersizliğine dikkat çekiyor.
Öğretmenlerin Sessiz Görevi
Birçok öğretmen, sınıfındaki mülteci çocuklarla özel olarak ilgilenmeye çalışıyor. Ancak dil desteği, pedagojik eğitim ve kaynak eksikliği, öğretmenleri de yalnız bırakıyor. Bazı sınıflarda öğretmen, çeviri uygulamaları ya da beden diliyle iletişim kurmaya çalışıyor.
Eğitim Değil, Geçim Kaygısı
Birçok mülteci çocuk okula devam edemiyor çünkü ailesine ekonomik olarak destek olmak zorunda kalıyor. Özellikle ortaokul çağındaki çocuklar, kayıtlı ya da kayıtsız işlerde çalıştırılıyor. Bu durum, çocuk işçiliğinin en görünmeyen yüzlerinden biri.
Uzman Görüşü
Prof. Dr. Ayşe G. (Eğitim Sosyoloğu):
"Mülteci çocukların eğitime erişimi sadece bir kayıt meselesi değil, çok boyutlu bir sosyal entegrasyon sürecidir. Bu sürecin sağlıklı işleyebilmesi için dil eğitimi, psikolojik destek ve kültürel farkındalık çalışmaları şarttır."
Çözüm Önerileri:
- Mülteci öğrencilere yönelik okul içi rehberlik programları
- Dil desteği için ikili eğitim modeli
- Psikososyal destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması
- Aileleri kapsayan entegrasyon seminerleri
- Yerel halkla kültürel buluşmalar, dayanışma projeleri