İlk yerli roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Tanzimat Edebiyatı’nın önemli yazarlarından Şemsettin Sami tarafından kaleme alınan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, 1875 yılında kitap olarak yayımlanmıştır. Batılı anlamda yazılmış ilk Türk romanlarından biri olmasının yanı sıra, Osmanlıca harflerle basılan ilk roman olma özelliğini taşır.
Romanda, dönemin sosyal yapısını yansıtan gerçekçi bir romantizm hâkimdir. Şemsettin Sami, konuşma dilini romana başarıyla uyarlamış, özellikle diyaloglara geniş yer vermiştir. Eserde aşk ve sevda temaları güçlü şekilde işlenirken, kadın-erkek ilişkilerine dair dönemin bakış açısı da yansıtılmıştır.
Konusu: Roman, Talat Bey ile Fitnat Hanım arasında yaşanan trajik bir aşk hikâyesini anlatır. Olaylar Tanzimat Dönemi'nde geçmektedir.
Karakterler: Talat Bey, Fitnat Hanım, Ali Bey, Saliha Hanım, Hacı Mustafa (Hacıbaba), Şerife Kadın, Kamile Hanım ve Fatma Dadı öne çıkan karakterlerdir.
İlk edebi roman: İntibah
Namık Kemal’in Gazimağusa’daki sürgün yıllarında kaleme aldığı ve ilk kez 1876 yılında yayımlanan İntibah ya da diğer adıyla Sergüzeşt-i Ali Bey, Türk edebiyatının önemli ilk roman örneklerinden biridir. Romanda romantizm akımının etkisi görülmektedir. Çamlıca tasviri
Konusu: Roman, iyi eğitimli ve varlıklı bir aileden gelen Ali Bey’in, geçmişi karanlık Mahpeyker’e duyduğu tutkulu ancak yıkıcı aşkın, onu zamanla hem maddi hem de manevi çöküşe sürükleyişini konu alır.
Karakterler: Ali Bey, Mahpeyker, Fatma Hanım, Dilaşup, Atıf Bey, Mesut Bey, Abdullah Efendi, Hırvat ve Pertev Ağa
İlk tarihi roman: Cezmi
Tanzimat Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Namık Kemal’in Gazimağusa’daki sürgün yıllarında kaleme aldığı, 1880 yılında yayımlanan ve Türk edebiyatının ilk tarihi romanı olarak kabul edilen eseridir.
Konusu: Olay 16. yüzyılda geçmektedir. Romanın başkahramanı Cezmi, yiğitliğiyle öne çıkan, ciritte usta, aynı zamanda şair ve bilgili bir Osmanlı sipahisi olarak tasvir edilir. Roman İstanbul'da başlar, Azerbaycan ve İran'da devam ederek Tebriz Saray'ında sona erer.
Karakterler: Cezmi, Adil Giray, Perihan ve Şehriyar öne çıkan karakterlerdir.
İlk realist roman: Araba Sevdası
Recaizade Mahmud Ekrem’in, 1896 yılında Servet-i Fünûn dergisinde resimli olarak tefrika edildikten sonra 1897’de kitaplaştırılan bu romanı, Türk edebiyatının ilk realist roman örneği olarak kabul edilir. Kitap bir aşk hikayesini anlatırken dönemin toplumsal ve sosyal yapısını da incelemektedir.
Konusu: Bir paşa oğlu olan Bihruz Bey, tam eğitimi olmayan , gösteriş meraklısı genç bir adamdır. Lüks yaşamı, Fransız özentisi davranışları ve şatafatlı arabasıyla dikkat çekmeyi sever. Bir gün gezinti sırasında lüks bir arabadan inen Periveş Hanım’a âşık olur, fakat hayaline âşık olmuştur. Onu soylu biri sanarak mektup yazar ancak bir daha göremez. Arkadaşı Keşfi Bey, Periveş’in öldüğünü söyleyince Bihruz büyük bir acı yaşar. Serveti de tükenmeye başlar. Bir ramazan akşamı Periveş’le yeniden karşılaşır, ancak onun ne soylu ne de hayalindeki kadın olmadığını anlar. Aşağılayıcı sözler arasında oradan uzaklaşır.
Karakterler: Bihruz Bey, Periveş Hanım, Keşfi Bey, Mösyö Pierre, Valide Hanım, Çengi Hanım
İlk tiyatro eseri: Şair Evlenmesi
Şinasi'nin 1960 yılında Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tefrika edilen ve sonrasında kitap olarak yayımlanan bu eser, töre komedisi türünde yazılmış tek perdelik bir piyestir. Türk Edebiyatı'nın batılı tarzda ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir. Doğaçlama oyundan bir metne dayalı oyuna geçiş bu eserle olmuştur.
Görücü usulü evliliğin sakıncalarını ele alan eser, geleneksel Türk tiyatrosunun izlerini taşırken sade ve doğal bir konuşma diliyle kaleme alınmıştır. Oyunda kişiler o dönemin gerçekçi karakterleridir. Oyunun diyalogları, kelime oyunları, söz komikleri ve konuşma yanlışlarıyla zenginleştirilmiş olup, Molière'in etkilerini yansıtmaktadır.
Konusu: Batılı tavırlarıyla mahallede pek sevilmeyen, saf ve eğitimli Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım’la görücü usulüyle evlenir. Ancak nikâh sonrası karşısına çıkan kişi, Kumru’nun yaşlı ve çirkin ablası Sakine Hanım’dır. Durumu fark eden Müştak Bey’in itirazı sonuçsuz kalır. Arkadaşı Hikmet Bey’in imam Ebulaklaka’ya rüşvet vermesiyle yanlışlık düzeltilir ve Müştak, sonunda Kumru’ya kavuşur. Hikmet Bey, bu olayla görücü usulü evliliğin sakıncalarına dikkat çeker.
Yayınlanması ve Sahnelenmesi: Şinasi, eseri iki perdeli olarak yazmış, ancak ilk perdeyi sonradan kaldırarak ikinci perdeyi 1860’ta Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tek perde hâlinde yayımlamıştır. 1873’te Selanik’te kitap olarak basılan eser, o dönemde fazla ilgi görmemiş ve alay konusu olmuştur. Şair Evlenmesi, İkinci Meşrutiyet sonrası Selanik’te amatör bir tiyatro topluluğu tarafından sahnelenmiştir.
Noktalama İşaretlerinin Kullanımı: “Şair Evlenmesi” Türkçe de noktala işaretlerinin kullanıldığı ilk eserlerden biri olarak kabul edilir. Kullandığı noktalama işaretleri “yay” “kısa çizgi” ve “nokta”yı hangi amaçla kullandığını eserin başında açıklamıştır.
Kahramanlar: Şair Müştak Bey, Kumru, Ziba Dudu, Habbe Kadın, Sakine Hanım, Ebullaklaka İmam Efendi, Batak Ese, Atak Köse, Hikmet Efendi