2025’in ilk yarısında yapılan yüzde 30’luk asgari ücret zammı çalışanlara kısa süreli rahatlama sağlarken, yüksek enflasyonla birlikte alım gücü hızla eridi. Ünlü sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılması beklentilerine dair önemli açıklamalarda bulundu.
2024 yılında yalnızca Ocak ayında zam yapılan asgari ücrete, 2025’in ilk aylarında yüzde 30 oranında artış yapılmıştı. Bu artışla birlikte net asgari ücret 22.104,68 TL’ye yükselmiş, brüt rakam ise 26.005,50 TL olarak belirlenmişti. Ancak yılın ortasına doğru yaklaşırken enflasyonun yükselmeye devam etmesi, asgari ücretin yeniden tartışılmasına neden oldu.
Ara Zam Beklentisi Gündemde
Geçtiğimiz iki yıl boyunca temmuz aylarında yapılan ara zamlar, özellikle 2022’de yüzde 30, 2023’te ise yüzde 34 olarak gerçekleşmişti. Bu uygulama, çalışanların alım gücünü korumak amacıyla hayata geçirilmişti. Ancak 2024’te temmuz ayında herhangi bir zam yapılmamış, hükümet yalnızca ocak ayında artış yapılacağını açıklamıştı.
2025’in ilk altı ayı tamamlanmak üzereyken, hayat pahalılığı, açlık sınırının 19.000 TL’yi aşması ve yoksulluk sınırının 60.000 TL’ye dayanması nedeniyle, asgari ücretin sabit kalması yeniden kamuoyunun gündemine taşındı.
Özgür Erdursun: "Ara Zamma İhtimal Vermiyorum"
Sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, daha önce yaptığı doğru asgari ücret tahminleriyle dikkat çekmişti. Erdursun, 2025 yılı için de değerlendirmelerde bulunarak, temmuz ayında ara zam yapılmasına pek ihtimal vermediğini söyledi.
Erdursun, hükümetin bu konuda işverenleri rahatlatacak ancak aynı zamanda çalışanların yükünü hafifletecek dolaylı destekler sunabileceğini ifade etti. Bu desteklerin doğrudan zam şeklinde değil, vergi muafiyetleri, asgari geçim desteği gibi sosyal transferler yoluyla yapılabileceğini belirtti.
“Asgari Ücret Artmazsa Diğer Ücretliler de Etkilenir”
Erdursun’un dikkat çektiği bir diğer önemli husus ise asgari ücrette artış olmaması durumunda diğer ücretlilerin maaşlarının da artmaması. Bu durumun, genel alım gücünün düşmesine ve gelir adaletsizliğinin daha da derinleşmesine neden olabileceğine işaret eden Erdursun, hükümetin bu süreci “sosyal denge ve ekonomik denge arasında ince bir çizgide” yönetmesi gerektiğini savundu.