ABD Merkez Bankası (Fed), küresel ve ulusal ekonomik zorluklarla boğuştuğu bir dönemde, politika faizinde beklenen hamleyi yaparak yeni bir adım attı. Banka, federal fon hedef aralığını 25 baz puan düşürerek %3,75 - %4,00 seviyesine çekti. Bu karar, halihazırda yüksek seyreden belirsizlik ortamında risk dengesini yönetme stratejisi olarak yorumlandı.
Oylamada Tartışmalı Karar ve İki Karşı Oy
Karar, banka yönetiminde tam bir fikir birliğiyle alınmadı. Toplam 12 üyenin 10'unun faiz indiriminden yana oy kullanmasına karşın, iki üye muhalefet şerhi koydu. Yönetim Kurulu Üyesi Stephen Miran, daha agresif bir indirim talep ederek 50 baz puan düşüş isterken; Kansas City Fed Başkanı Jeffrey Schmid ise faizin mevcut seviyede sabit tutulmasından yana oy kullandı. Bu ayrışma, Fed içindeki farklı ekonomik risk algılarının net bir göstergesi oldu.
Ekonomik Görünümde İbre Nereye Dönüyor?
Fed'in karar metninde, ekonomik aktivitenin ılımlı bir hızda büyümeye devam ettiğine dikkat çekildi. Ancak, işgücü piyasasında gözle görülür bir yavaşlama olduğu belirtildi; istihdam artışları bu yıl ivme kaybetti ve işsizlik oranı hafifçe yükseldi. Enflasyon cephesinde ise, yılın başından bu yana bir artış yaşandığı ve genel seviyenin hala bir miktar yüksekkaldığı ifade edildi.
Özellikle son aylarda istihdama yönelik aşağı yönlü risklerin belirginleşmesi ve ekonomik görünümdeki belirsizliğin yüksek seyretmesi, bankanın faiz indirim kararında anahtar rol oynadı. Fed, bu adımıyla hedeflerini desteklemeyi ve değişen risk dengesine cevap vermeyi amaçladığını belirtti.
Bilanço Küçültmede Sürpriz Son
Faiz kararının yanı sıra, Fed'in bir diğer önemli duyurusu da bilanço normalleşme (küçültme) sürecinin 1 Aralık itibarıyla sonlandırılacağı yönünde oldu. Bu karar, piyasalara likidite yönetimi konusunda önemli bir sinyal vererek, bankanın para politikasında yeni bir safhaya geçtiğini işaret ediyor.
Kısıtlı Veriyle Alınan Kritik Karar
Bu toplantı, ABD'deki bütçe anlaşmazlığı nedeniyle federal hükümetin kapanması sonucu ekonomik veri akışının kesintiye uğradığı bir döneme denk geldi. İstihdam gibi kritik göstergeler açıklanamazken, gecikmeli gelen Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) raporu, eylül ayında enflasyonun aylık %0,3 ve yıllık %3 ile beklentilerin altında kaldığını göstermişti. Fed, bu kısıtlı ve parçalı veri setiyle dahi faiz indirimine gitme cesaretini göstererek, risk algısındaki değişimini net bir şekilde ortaya koydu.