Türkiye, yıllık 265 bin tonluk ceviz tüketimi ile dünya lideri olmasına rağmen, tükettiği cevizin %70’ini ithal ediyor. Son olarak ABD’den yapılan ceviz ithalatında vergilerin kaldırılması, sektörde yeni bir kırılma noktasına yol açtı. Yerli üreticiler, bu kararla birlikte pazar payı için ucuz ancak tazeliği şüpheli ithal cevizle mücadele ederken, en büyük kozlarının kalite ve hijyen olduğunu vurguluyor.
Karacabey Ovası’nda 500 dönümlük ceviz bahçesiyle Türkiye’nin önde gelen üreticilerinden biri olan WPC Tarım Ürünleri A.Ş. – Walnut, bu yılki 150 tonluk hasadını başlatırken gözler yeniden ithalat politikalarına çevrildi. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Berk Noyan, kaldırılan vergilerin ithalat fiyatlarını aşağı çekmek yerine, toptancılara maksimum %10’luk bir avantaj sağladığını dile getirdi.

ithal cevizin görünmeyen yüzü: tazelik kaybı, kimyasal risk ve kalite erozyonu
Berk Noyan’a göre esas sorun, ithal cevizin ucuz olması değil, ürünün raf ömrü, tazeliği ve güvenliği. ABD, Şili ve Çin’den gelen cevizlerin hasatla Türkiye’ye giriş süreci arasındaki uzun zaman dilimi, cevizde küflenme, yağ oranı düşüşü ve aflatoksin riski gibi ciddi sağlık tehditlerini doğuruyor.
“Bir ceviz, hasattan 24 saat sonra kurutulmazsa tadını, dokusunu ve en önemlisi sağlığını kaybeder,” diyen Noyan, ithal ürünlerin çoğunlukla nem kontrolü sağlanamadan taşındığını, bu nedenle kimyasal işlem görme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.
Yerli üretim ise, Ekim’de başlanan hasat sonrası birkaç hafta içinde taze haliyle raflarda yer alabiliyor. Bu avantaj, yalnızca tazelik değil; kalitede istikrar ve sağlık güvenliği anlamına da geliyor.
yerli üreticiye umut: otomasyonla gelen verim ve sürdürülebilirlik
WPC-Walnut, cevizin ağaçtan sofraya uzanan yolculuğunu tek bir entegre tesiste tamamlıyor. 2.500 metrekarelik bu merkezde, cevizler toplamadan paketlemeye kadar her aşamada otomasyonla işleniyor. Bu sayede nem oranı sabit tutuluyor, ürün kalitesi izleniyor ve kabuklu cevizde %100 doluluk garantisi sağlanıyor.
“Kaliforniya ve Avustralya’daki rakip çiftlikleri inceledik. Sürdürülebilirlik, otomasyon ve verimi yerli üretimle harmanladık,” diyen Noyan, hedeflerinin Walnut markasını evlere giren bir güven simgesi haline getirmek olduğunu söyledi.
Yeni dikilen 3 yaşındaki 50 dönümlük ek bahçelerin birkaç yıl içinde üretime katılmasıyla, şirketin üretim kapasitesinin ciddi oranda artması bekleniyor.
psikolojik bariyer: ucuz ürüne yönelen bilinçsiz tüketici
Her ne kadar Türkiye’de ceviz, sağlıklı beslenme trendlerinin etkisiyle sofralardaki yerini güçlendirse de, tüketici hâlâ fiyat odaklı hareket ediyor. Cevizin beyin ve kalp sağlığı açısından en kritik besinlerden biri olduğu bilinse de, sağlıklı ürün tercihi konusunda bilinç eksikliği sürüyor.
“Yüksek kaliteli yerli ceviz, market raflarında ithal ürün kadar rağbet görmüyor çünkü tüketici ucuz olanı tercih ediyor,” diyen Noyan, uzun vadede yerli üretimin değer kazanmasının, tüketicinin bilinçlenmesiyle mümkün olacağını belirtiyor.
rakamlarla küresel ceviz pazarı: türkiye 5’inci sırada ama potansiyel yüksek
Uluslararası Ceviz ve Kuru Meyve Konseyi’nin 2025 verilerine göre, dünya ceviz üretiminde liderlik Çin’in elinde. 1,5 milyon tonluk kabuk içi üretimiyle ilk sırada olan Çin’i, 549 bin tonla ABD (Kaliforniya) izliyor. Şili ve Ukrayna gibi ülkeler de üst sıralarda yer alırken, Türkiye 48 bin tonluk üretimiyle 5’inci sırada bulunuyor.
Ancak Türkiye, bu üretimin tamamını iç piyasada tükettiği için dış pazarda görünür değil. Ceviz çekirdeği bazında 19.200 tonla yine beşinci sırada olan Türkiye için, iç pazarda kaliteli yerli ürünün desteklenmesi, üreticinin büyümesi açısından kritik öneme sahip.