Altın, 2025'in ilk 9 ayında yatırımcıların güvenli liman arayışında en çok yöneldiği varlık olarak öne çıktı. Jeopolitik gerilimler, resesyon sinyalleri ve para politikalarındaki belirsizliklerin oluşturduğu tablo, ons altın fiyatlarını üst üste rekorlara taşıdı. Yalnızca bir yılda yüzde 47,6’lık artış kaydeden ons altın, 3 bin 895 dolar seviyesine çıkarak dikkatleri üzerine çekti.
Bu sert yükseliş, yalnızca bir değer artışı değil, aynı zamanda dünya genelinde finansal sistemlere duyulan güvenin zayıfladığına dair güçlü bir sinyal olarak yorumlandı. Altının yükselişiyle birlikte, bireysel ve kurumsal yatırımcıların rotasını hızla bu geleneksel güvenli limana çevirdiği görülüyor.
ABD’de siyasi tıkanıklık, altına olan talebi körükledi
Amerika Birleşik Devletleri'nde federal hükümetin kapanması, 2025 yılının en çarpıcı siyasi gelişmeleri arasında yer aldı. Geçici bütçenin Kongre’den geçememesi sonucu yaşanan kapanma, yalnızca ülke içinde değil, küresel piyasalarda da domino etkisi yarattı. Özellikle yatırımcılar, bu durumu sistemsel kırılganlığın göstergesi olarak algılayarak riskli varlıklardan uzaklaşma eğilimine girdi.
ABD’nin uyguladığı korumacı ekonomi politikaları ve büyüyen bütçe açığına dair endişeler, altının yükselişini hızlandıran diğer temel faktörler arasında yer aldı. Tüm bu gelişmeler ışığında, Fed’in bağımsızlığına yönelik tartışmalar da yeniden gündeme taşındı. Bu durum, merkez bankası politikalarının siyasi etkilerden ne derece arındırılabileceğine dair ciddi soru işaretleri doğurdu.
Çin ve merkez bankalarından altına yoğun ilgi
Küresel ölçekte altına olan talebi tetikleyen bir diğer önemli etken ise merkez bankalarının ve özellikle Çin'in alımları oldu. Bu alımlar yalnızca rezerv çeşitlendirmesi amacı taşımıyor; aynı zamanda uzun vadeli ekonomik belirsizliklere karşı bir önlem niteliği taşıyor.
Altına olan yoğun talep, fiyatların teknik analizlerde psikolojik eşikler olarak kabul edilen seviyeleri birer birer aşmasını sağladı. Yılın ilk üç ayında görülen ivmelenme, şubat, mart ve nisan aylarında altının tarihi zirvesini yeniden belirlemesine yol açtı.
Eylül ayında yüzde 11,9’luk sıçrama: yatırımcılar fırsatı kaçırmak istemiyor
Altın fiyatlarının en büyük sıçramayı yaşadığı dönem eylül ayı oldu. Bu ayda ons fiyatı yüzde 11,9 oranında yükseldi, yatırımcıların altın talebinde rekor seviyelere ulaşmasına neden oldu. Eylül sonunda 3.871 dolar seviyesine ulaşan ons altın, 1 Ekim’de 3.895 dolarla yeni bir zirveye yerleşti.
Saxo Capital Emtia Strateji Başkanı Ole Hansen’e göre, bu yükseliş sadece mevcut ekonomik gelişmelerin bir sonucu değil. Aynı zamanda, yatırımcı psikolojisinde “fırsatı kaçırma korkusu”nun etkili olduğu bir dönem yaşanıyor. Özellikle büyük fonların altına yönelmesi, yükselişin momentum kazanmasına katkı sağladı.
Altın yeni bir süper döngüye mi giriyor?
Hansen, altındaki mevcut yükseliş trendini 2001–2011 arasındaki 10 yıllık süper döngüyle karşılaştırıyor. O dönemde altın fiyatı 260 dolardan 1.825 dolara kadar çıkmıştı. Şimdi ise hedef 4 bin dolar seviyesi. Uzmanlara göre, eğer Fed üzerindeki siyasi baskılar artar ve faiz kararları piyasalarda güven kaybına yol açarsa, bu yükseliş trendi daha da hızlanabilir.
Altının bu kadar hızlı yükselmesi bazı yatırımcılarda “baş dönmesi” etkisi yaratırken, uzmanlar bu rallinin hâlâ başında olunabileceğini belirtiyor. Özellikle ekonomik belirsizliklerin derinleşmesi durumunda, değerli metallere olan talebin yeni rekorlar getirmesi muhtemel görülüyor.
Son 45 yılın en yüksek getirisi kapıda
Tarihsel olarak bakıldığında, altın fiyatlarının en büyük sıçramayı yaşadığı yıl 1979 olmuştu. O yıl yatırımcısına yüzde 126,5 kazandıran altın, 2025’te benzer bir performans sergileyebileceğinin sinyallerini veriyor. Küresel piyasaların her zamankinden daha fazla belirsizliğe sahne olduğu bu dönemde, altının yeniden yatırımcıların gözdesi haline gelmesi sürpriz değil.
Yatırımcılar için kritik eşik: 4 bin dolar mı, yeni bir kırılma mı?
Altının önündeki en büyük psikolojik sınır artık 4 bin dolar. Analistler, bu seviyenin aşılması durumunda fiyatların daha da yukarı taşınabileceğini öngörüyor. Ancak bu yükselişin ne kadar sağlıklı olduğu ve sürdürülebilirliği tartışma konusu. Piyasalardaki kırılganlık devam ettiği sürece, altın yatırımcısına kazandırmaya devam edecek gibi görünüyor.