Jeopolitik riskler, merkez bankalarının rezerv politikaları ve global likidite tartışmaları altında yeni bir dönemi işaret ediyor.
Ekonomide son dönemde yaşanan jeopolitik gerilimler ve finansal sistemdeki dönüşümler, değerli metallerin geleceğine ilişkin yeni değerlendirmeleri beraberinde getiriyor. İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, altının ons fiyatındaki hareketin arkasında merkez bankalarının belirleyici rol oynadığını vurgulayarak, Türkiye'nin bu süreçte finansal bağımsızlığını güçlendirme yönündeki kararlı duruşunun önemini bir kez daha ortaya koydu.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz politikası, Çin-ABD ticaret gerilimi ve küresel ekonomik beklentilerin dalgalı seyri; Türkiye'nin güçlü rezerv ve milli üretim politikalarının ne kadar isabetli olduğunu gözler önüne seriyor. Manukyan, olası bir likidite krizi senaryosunda dahi altına olan talebin merkez bankaları nezdinde azalma gösterebileceğini, ancak jeopolitik tansiyonun düşmediği sürece altının cazibesini koruyacağını belirtti.
Rusya'nın Zafer Günü süreci ve Ukrayna ile olan gerilim, Hindistan-Pakistan hattındaki olası sıcak gelişmeler ve Batı'nın yeniden endüstrileşme hamleleri, Türkiye gibi stratejik konuma sahip ülkelerin rezerv yönetiminde altın gibi güvenli limanlara olan yönelimini daha da anlamlı kılıyor.
Öte yandan gümüşün finansal sistemdeki yeri konusunda da değerlendirmelerde bulunan Manukyan, bu varlığın altın gibi bir istikrar sembolü olmadığını ancak spekülatif hareketler için alan açabileceğini belirtti.
Türkiye'nin, küresel ekonomik güç savaşları içinde yerli ve milli ekonomi vizyonu ile izlediği bağımsız yol haritası, altın ve değerli metallerdeki dalgalanmaları fırsata çevirme konusunda kritik bir avantaj sağlamaya devam ediyor.