İklim krizine karşı sürdürülebilir çözümler arayan ülkeler, enerji politikalarını yeniden şekillendiriyor. Türkiye’nin de bu dönüşümden payını alması beklenirken, gözler akaryakıt ithalatını azaltabilecek stratejik bir çözümde: biyoetanol. Şu anda yalnızca %2 oranında benzine karıştırılan biyoetanolün, en az %5 seviyesine çıkarılması gerektiği belirtiliyor. Bu artış, yalnızca ekonomi değil, çevre ve tarım için de hayati bir adım olarak görülüyor.
biyoetanol, yerli üretimi destekliyor; ithalatı frenliyor
Biyoetanol Üreticileri Derneği Başkan Yardımcısı Vedat Aydınoğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, benzine karıştırılan biyoetanolün doğrudan 125 milyon dolarlık petrol ithalatını engellediğini vurguladı. Avrupa Birliği ülkelerinde biyoetanol harmanlama oranı %5 ila %10 arasında değişirken, Türkiye'nin halen %2 seviyesinde kalmış olması, potansiyelin ne kadar gerisinde olduğumuzu ortaya koyuyor.
Aydınoğlu’na göre bu oran, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda tarımsal üretim açısından da bir kaldıraç işlevi görüyor. Özellikle mısır ve şeker pancarı gibi yerli tarım ürünlerinden elde edilen biyoetanol, çiftçiye yeni bir gelir kapısı sunarken, tarımda istihdamı da artırıyor.
atıklar yakıta, hayvan yemi yan ürüne dönüşüyor
Biyoetanol yalnızca enerji kaynağı olarak değil, ekonomik dönüşüm zincirinin önemli bir halkası. Üretim sürecinde ortaya çıkan yan ürünler, yüksek besin değerine sahip DDGS hayvan yemine dönüştürülüyor. Bu da ithalata bağımlı yem sektörüne yerli ve sürdürülebilir bir alternatif sunuyor.
DDGS’nin özellikle süt ve besi hayvancılığında verimi artırıcı etkisi, üreticiler için katma değer yaratırken, hayvancılık sektöründe dışa bağımlılığı azaltıyor. Türkiye’nin yem ithalatına harcadığı milyonlarca dolarlık bütçenin önemli bir kısmı, biyoetanol üretimiyle yerli kaynaklardan karşılanabilir hale geliyor.
karbon salımını azaltmak için değil, mecbur olduğumuz için
Bugün dünya genelinde onlarca ülke, çevre politikalarını yeniden yazıyor. Sadece karbon salımını azaltmak için değil, aynı zamanda enerji arz güvenliğini sağlamak adına biyoyakıtları önceliklendiriyor. Avrupa’da %10’lara varan harmanlama oranları, ABD’de %20, Brezilya’da ise %27’ye kadar çıkıyor. Türkiye ise bu küresel yarışın gerisinde kalmış durumda.
Biyoetanolün sadece çevre dostu olması değil, aynı zamanda daha verimli yanması, yüksek oktan seviyesi ve motor performansına katkısı da, onu geleceğin yakıtı haline getiriyor. Aydınoğlu’nun ifadesiyle, “Bu sadece bir tercih değil, enerji bağımsızlığı için zorunluluk.”
enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın yolu tarlalardan geçiyor
Enerji politikaları yalnızca rafinerilerde, santrallerde ya da bakanlık ofislerinde şekillenmiyor. Artık bir çiftçinin tarlasında biçtiği mısır veya şeker pancarı, Türkiye’nin enerji bağımsızlığı için stratejik bir unsur haline gelmiş durumda. Tarımdan sanayiye, çevreden ekonomiye kadar birçok alanda çarpan etkisi yaratan biyoetanol, benzinle karıştırıldığında hem cepleri hem doğayı koruyor.
Biyoetanol Üreticileri Derneği’nin çağrısı açık: Benzindeki biyoetanol harmanlama oranı en az %5’e çıkarılmalı. Bu yalnızca sektörün değil, tüm Türkiye’nin kazanacağı bir değişim olacak.