İstanbul sadece camileri, köprüleri ya da tarihi sokaklarıyla değil; baharatla harmanlanan hikâyeleri, yüzyılların izini taşıyan reçeteleri ve ocaklardan yükselen kokularıyla da hatırlanıyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, 5. Global Gastroekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada tam da bu gerçeğin altını çizdi: “Bir şehri tatlar belirler.”
Her yıl binlerce insanın katıldığı uluslararası kongrelerin yalnızca fikirlerin paylaşımı için değil, aynı zamanda yerel mutfakların dünya sahnesine taşınması için büyük fırsatlar sunduğunu söyleyen Avdagiç, gastronomiyi bir sanat, bir iletişim aracı ve en etkili kültür taşıyıcısı olarak tanımladı.
İstanbul’un 8.500 yıllık damak hafızası sahnede
İstanbul’un kadim mutfak kültürü, yalnızca bir yemek listesi değil; medeniyetlerin izini taşıyan bir bellektir. Avdagiç'e göre, bu güçlü hafıza yalnızca turistleri değil, iş ve kongre turizminin seçkin katılımcılarını da etkiliyor. Çünkü en çok harcama yapan turist profili, gittiği şehri sadece gezmekle yetinmiyor; onu tatmak istiyor.
Gastronomi, bir kenti diğerlerinden ayıran özgün bir dil haline gelirken, kongre gibi yüksek profilli etkinliklerde şehrin vitrini olarak öne çıkıyor. İstanbul da bu vitrinini özenle süslüyor.
Evliya Çelebi’den bugüne uzanan bir lezzet mirası
Şekib Avdagiç’in verdiği bilgiye göre, Evliya Çelebi’nin 50 yıllık seyahatlerinde kayıt altına aldığı 2.246 farklı gıda maddesi, Türkiye'nin ne kadar zengin bir gastronomi arşivine sahip olduğunun kanıtı. Bu zenginlik, doğru stratejilerle yönetildiğinde yalnızca bir turizm potansiyeli değil, ciddi bir ekonomik kazanca dönüşebilir.
Avdagiç, bu süreci kelebek etkisi teorisine benzetiyor: “Bir şehirde yakalanan gastronomi başarısı, küresel algıyı dönüştürebilir ve şehir markasını güçlendirebilir.” İTO ve İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) olarak bu alandaki çalışmaların her yıl daha da kapsamlı hale geldiğini vurguluyor.
İstanbul yeniden dünya sahnesinde
2024 yılında İstanbul, tam 86 uluslararası kongreye ev sahipliği yaptı. Uluslararası Kongre ve Toplantılar Birliği'nin verilerine göre, şehir bu başarısıyla 2015’ten bu yana ilk kez dünyanın en iyi 20 kongre şehri arasına girmeyi başardı.
Avdagiç’e göre bu başarıda gastronomi stratejisinin büyük rolü var. Artık şehirler sadece ulaşım kolaylığı ya da konaklama imkanlarıyla değil, damakta kalan hatıralarla da tercih ediliyor. İstanbul’un bu yarışta güçlü bir yeri olmasının en büyük sebeplerinden biri, mutfağının evrensel çekiciliği.
Kültür ihracatının en kestirme yolu: Gastronomi
Gastronomi, artık yalnızca yeme-içme alışkanlıklarını anlatan bir kavram değil; bir ülkenin kültürünü, estetik anlayışını ve tarihini dünyaya ihraç etmenin en doğrudan yolu. Avdagiç’in ifadesiyle, “Kongreler, bilgi alışverişinin ötesinde; şehirlerin mutfak kültürünü küresel sahneye taşıdığı dev platformlardır.”
İstanbul gibi tarih ve tatlarla örülü şehirler için bu, ekonomik dönüşümün anahtarı olabilir. Çünkü her kongre, yalnızca fikir değil, aynı zamanda yeni damak izleri, alışkanlıklar ve hikayeler bırakıyor.