İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı ve TMMOB Gaziantep İKK Sekreteri Burkay Güçyetmez, 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, mühendislik mesleğinin değersizleştirilmesi ve kamusal yatırım politikalarındaki çöküş konularına sert eleştiriler yöneltti.
“19 Eylül, yalnızca geçmişin hatırlanacağı değil, geleceğin nasıl şekilleneceğini belirleyeceğimiz bir gündür” diyen Güçyetmez, kriz ortamının etkilerini sadece ekonomik değil, toplumsal ve yapısal bir sorun olarak değerlendirdi.
19 eylül 1979’un sesi bugün hâlâ yankılanıyor
Güçyetmez, 19 Eylül 1979’da gerçekleşen tarihi iş bırakma eylemine atıfta bulunarak, bu eylemin yalnızca maaş taleplerinin değil, bir meslek grubunun kolektif kimliğinin ve sorumluluğunun ifadesi olduğunu belirtti.
Maden ocaklarından limanlara, şantiyelerden kamu kurumlarına kadar durdurulan üretim o gün, “bilim ve teknikle yönetilen bir ülke” talebini yükselten mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak çığlığıydı. Aradan geçen 46 yıl ise, bu taleplerin hâlâ karşılık bulmadığını ortaya koyuyor.
mühendislerin sesi kısılıyor, gelecek karanlığa gömülüyor
Burkay Güçyetmez’e göre bugün yaşanan ekonomik kriz, yalnızca ücretleri eritmekle kalmıyor; meslek onurunu, mesleki özerkliği ve kamu güvenliğini de tehdit ediyor. Kamuda çalışan teknik personel, düşük ücretler, siyasi baskı, kadro sorunları ve özlük haklarının gaspı gibi çok yönlü saldırılarla karşı karşıya.
Ayrıca, güvencesiz istihdam, liyakatsiz atamalar ve artan iş yükü; kamu mühendislerinin iş riskini tehlikeli seviyelere çekiyor. Enflasyona endekslenen ve "yandaş sendikalarla" yapılan toplu sözleşmeler ise kamu çalışanlarını açlığa mahkûm ediyor.
özel sektörde mühendisler işsizliğe ve sömürüye terk edildi
Özel sektörde ise yatırımların durması, projelerin iptali, reel sektörün tıkanması gibi faktörler, mühendislik mesleğini kıskaca almış durumda. Burkay Güçyetmez’in ifadesiyle, özel sektör çalışanı mühendisler esnek çalışma, güvencesizlik, düşük maaşlar, reel ücret kaybı ve sağlıksız çalışma koşulları gibi birden fazla tehditle boğuşuyor.
SGK’nın TMMOB ile yaptığı asgari ücret protokolünü tek taraflı iptal etmesi, mühendislerin emeğinin sınırsız sömürüye açılması anlamına geliyor. Bu durum sadece mühendisleri değil, onların sunduğu hizmetlerden faydalanan tüm toplumu da doğrudan etkiliyor.

mühendislik değersizleştiriliyor, halk daha büyük felaketlere sürükleniyor
Bilim ve tekniğe aykırı düzenlemeler, sahte diplomalar, rant politikaları… Güçyetmez’e göre tüm bunlar, halkın güvenli ve nitelikli mühendislik hizmetine ulaşmasının önüne geçiyor. Bu da ülkeyi deprem, altyapı çöküşleri ve plansız şehirleşme gibi felaketlere açık hâle getiriyor.
"Üretimin her alanında, eğitimden sağlığa, şehircilikten altyapıya kadar tüm kamusal hizmetlerin temeli dinamitleniyor"diyen Güçyetmez, bu süreçlerin ülkenin geleceğini ticaret konusu hâline getirdiğini ve halkın güvenliğinin görmezden gelindiğini ifade etti.
örgütlü mücadeleye çağrı: “bedeli ne olursa olsun susmayacağız”
Güçyetmez’in mesajı yalnızca bir tespit değil, aynı zamanda bir mücadele çağrısı niteliği taşıyor. 19 Eylül’ün, TMMOB’nin örgütlü gücüne sahip çıkma ve topluma olan sorumluluğu yeniden hatırlama günü olduğunu vurgulayan Güçyetmez, “Bedeli ne olursa olsun, halkımız için mücadele etmekten geri adım atmayacağız” diyerek kararlılık mesajı verdi.
TMMOB’nin öncülüğünde düzenlenecek olan Yerel Kurultaylar ve 18 Ekim'deki Merkezi Kurultay, bu mücadele ruhunun yeniden alevlenmesi için kritik bir eşik olarak görülüyor.