Türkiye’nin 2026-2028 Orta Vadeli Programı (OVP) kapsamında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyon verileri üzerinden kamuoyunda oluşan algılara dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, özellikle Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından yayımlanan verilerin, kamuoyunda yanlış yönlendirmelere neden olduğunu belirtti.
“Ekonomide yön kadar, o yöne duyulan güven de önemlidir” diyen Yılmaz, ENAG’ın verilerinin uluslararası kriterlere dayanmadığını ve denetime açık olmadığını vurgulayarak, bu durumun enflasyon beklentilerini bozduğunu söyledi.
“istatistikle algı yönetimi yapıyorlar”
Yılmaz’a göre enflasyonla mücadele süreci, yalnızca ekonomik araçlarla değil, aynı zamanda toplumsal psikolojiyle de doğrudan bağlantılı. Bu noktada, resmî kurumlar dışındaki istatistiklere güvenin oluşturduğu yanılgıya dikkat çeken Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“İstatistikle hiçbir temeli olmayan, uluslararası standartlara uymayan, denetime kapalı bir veri setiyle kamuoyunun algısını bozdular. Enflasyonun daha yüksek olduğu izlenimi vererek insanların beklentilerini yukarı çektirdiler. Bu, doğrudan dezenflasyon sürecini sabote ediyor.”
Bu açıklamalar, özellikle son dönemde kamuoyunun TÜİK ve alternatif veri kaynakları arasında kaldığı ikili algıya dair yeni bir tartışma başlattı.
“istikametimiz doğru, geç de olsa başaracağız”
Yılmaz konuşmasında, Türkiye ekonomisinin dezenflasyon sürecinde olduğunu ve bu süreçte zaman zaman sapmalar yaşansa da genel yönün değişmediğini savundu. “Yüzde 1-2 puan sapmalar olabilir ama önemli olan hedefe sadık kalmaktır. Biz o hedefe kilitlendik,” dedi.
Ayrıca Yılmaz, TÜİK’in tüm verilerinin şeffaf, açık ve denetlenebilir olduğunu belirterek şu çarpıcı sözleri kullandı:
“TÜİK eleştirilebilir ama sonuçta kamuya hesap veren, verilerini paylaşan bir kurumdur. Oysa ENAG gibi oluşumlar neye göre hesaplama yapıyor, hangi yöntemi kullanıyor bilmiyoruz. Bu tür belirsizlikler toplumda panik duygusunu tetikliyor.”
ekonomik algılarla mücadelede yeni dönem mi başlıyor?
Yılmaz’ın bu açıklamaları, ekonomi yönetiminin yalnızca rakamlarla değil, aynı zamanda bilgi kirliliğiyle de mücadele etme kararlılığını ortaya koydu. Özellikle 2024-2025 döneminde dezenflasyon sürecinin iletişim boyutunun öne çıkacağı mesajı dikkat çekti.
Enflasyon rakamlarının ötesine geçen bu psikolojik mücadele, önümüzdeki dönemde ekonomi gündeminin önemli bir başlığı olmaya aday.