Türkiye ekonomisinde son yıllarda yaşanan dalgalanmalar, halkın cebindeki her kuruşu doğrudan etkilerken, hükümet kanadından gelen son açıklamalar ekonomideki rotanın yeniden şekillendiğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 14. Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu’nda yaptığı çarpıcı açıklamalarla hem enflasyon hedefini hem de büyüme stratejisini kamuoyuyla paylaştı.
Konuşmasında, sadece verileri değil, aynı zamanda Türkiye'nin yapısal dönüşüm sürecini de mercek altına alan Yılmaz, enflasyonun yıl sonunda yüzde 30'un altına gerilemesini beklediklerini belirtti. Bu iddialı hedef, özellikle 2023 yılında yüzde 65’e ulaşan enflasyon göz önüne alındığında, ekonomide ciddi bir değişimin yaşandığını işaret ediyor.
orta gelir tuzağından çıkış sinyalleri
Cevdet Yılmaz'ın konuşmasında dikkat çeken bir diğer başlık ise Türkiye'nin uzun süredir içinde sıkıştığı orta gelir tuzağı oldu. Bu kavram, ülkelerin belirli bir gelir seviyesinin üzerine çıkamaması anlamına geliyor ve Türkiye ekonomisi yıllardır bu sınırlarda sıkışıp kalmakla eleştiriliyordu.
Ancak Yılmaz’a göre 2024 yılı, bu gidişatın değişmeye başladığı bir dönüm noktası. Türkiye, ilk kez yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçiş için somut adımlar attı. Burada yalnızca kişi başı gelir artışı değil, üretim yapısı, ihracat profili ve inovasyon gücü gibi göstergelerin de önem taşıdığını vurgulayan Yılmaz, bu değişimi sadece ekonomik değil, aynı zamanda niteliksel bir sıçrama olarak değerlendirdi.
"Yüksek gelirli ülke konumunu kalıcı hale getirmeyi hedefliyoruz" sözleri, aslında kısa vadeli planların ötesinde uzun vadeli bir ekonomik vizyonun habercisi.
enflasyonda düşüş trendi başladı mı?
2023 yılında yüzde 65 seviyelerinde olan enflasyonun, 2024’ün sonunda yüzde 44’e gerilemesi, hükümetin dezenflasyon politikalarının meyve vermeye başladığını gösteriyor. Özellikle Haziran 2024’ten itibaren, enflasyonda kesintisiz bir düşüş yaşanması ve yıllık bazda 42,5 puanlık bir gerilemenin gerçekleşmesi, ekonomi yönetiminin attığı adımların etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Yılmaz'ın "2025 yılı sonunda enflasyonun yüzde 30’un altına düşmesini bekliyoruz" açıklaması, hem piyasalar hem de vatandaşlar açısından umut verici. Ancak bu hedefe ulaşmak, yalnızca parasal sıkılaşma politikalarıyla değil, sürdürülebilir büyüme ve üretim odaklı dönüşümle mümkün olacak.
ekonomide büyüme istikrarı korunuyor
Ekonomik büyüme, enflasyonla mücadelede dengeyi belirleyen en önemli faktörlerden biri. Cevdet Yılmaz, Türkiye ekonomisinin bu anlamda dirençli yapısını koruduğunu ifade ederek, büyüme hedeflerini de paylaştı.
2024 yılında yüzde 3,3 büyüme kaydeden Türkiye ekonomisinin, 2025’in ilk yarısında yüzde 3,6 büyüme gösterdiğini açıklayan Yılmaz, yıl sonu itibarıyla yeniden yüzde 3,3 seviyesinin hedeflendiğini belirtti. Bu oran, küresel ölçekte büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edildiği, ticaret hacminin daraldığı bir dönemde Türkiye’nin ekonomik performansının öne çıktığını gösteriyor.
dezenflasyon ve büyüme birlikte yürütülebilir mi?
Genellikle enflasyonu düşürmeye yönelik politikalar büyümeyi baskılarken, Türkiye'nin bu süreçte makul düzeyde büyümeyi sürdürmesi, dikkat çekici bir denge arayışına işaret ediyor. Yılmaz’ın sözleriyle, "bir taraftan makul düzeyde büyümeyi devam ettiriyoruz, diğer taraftan dezenflasyon sürecini gerçekleştiriyoruz."
Bu söylem, ekonomik yönetimin sadece rakamsal hedeflere değil, kapsayıcı bir ekonomik istikrara odaklandığınıortaya koyuyor. Para politikaları ile mali disiplinin eş güdümlü yürütülmesi, gelecek dönemde fiyat istikrarı ile birlikte kalıcı refah için kritik olacak.