Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, demir yolu taşımacılığına yönelik dış finansman desteklerinin 2025 itibarıyla toplam 4,2 milyar euro seviyesine ulaştığını açıkladı. Türkiye'nin küresel lojistik hatlarıyla entegrasyonunu güçlendirmeye yönelik atılan bu adımlar, özellikle sanayi bölgelerinin liman ve demir yolu ağlarıyla daha sıkı bağlar kurmasını amaçlıyor.
Ekonomik büyümenin itici gücü olarak görülen ulaşım altyapısı, dış yatırımlarla yeniden şekilleniyor. Son olarak Dörtyol-Hassa Otoyol ve Demir Yolu Projesi için temin edilen 1,55 milyar euroluk dış finansman, bölgesel kalkınmanın yanı sıra dış ticaretin de ivme kazanmasına katkı sunacak.
Bakan Şimşek’ten stratejik mesaj: “Üretim merkezlerini küresel pazarlara açıyoruz”
Ekonomik hedefler doğrultusunda ulaştırma politikalarının merkezine altyapı yatırımlarını koyan Türkiye, yeni finansman hamlesiyle bölgesel sanayiye adeta can suyu verdi. Mehmet Şimşek’in sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı değerlendirmede, Dörtyol-Hassa hattının, sadece bir ulaşım projesi değil; bölgesel ekonomiyi ayağa kaldıracak bir stratejik adım olduğunu vurguladı.
“Üretim ve lojistik merkezlerinin küresel pazarlara erişimini artırıyoruz” diyen Şimşek, bu projelerin yalnızca bugünün değil, geleceğin ticaret yollarını inşa ettiğini ifade etti. Projenin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin rekabet gücünü artıracağını vurgulayan açıklama, hem ekonomik aktörlerde hem de yatırım çevrelerinde olumlu yankı buldu.
Demir yolu ağı büyürken sanayi de sınırları aşıyor
Türkiye’nin kalkınma vizyonu, sadece ekonomik büyümeyle sınırlı değil; aynı zamanda ulaşımın dönüşümü üzerinden şekilleniyor. 2025 yılında demir yolu projelerine sağlanan dış finansman desteğinin 4,2 milyar euroya ulaşması, bu alanda devrim niteliğinde bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Projeler, yalnızca taşıma süresini kısaltmakla kalmayıp, lojistik verimliliği ve ihracat potansiyelini de artırmayı hedefliyor.
Bu yatırımlar, ihracatçı firmalara dünya pazarlarına daha kısa sürede ulaşma imkânı tanırken, yerli üreticilere de rekabet üstünlüğü sağlayacak. Özellikle sanayi kümelenmelerinin bulunduğu bölgelerde demir yolu erişiminin artması, yük taşımacılığında sürdürülebilirlik ve maliyet avantajını da beraberinde getiriyor.