Türkiye, ekonomik bağımsızlık yolunda kritik bir viraj alıyor. 2026 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, ülkenin kronikleşmiş dışa bağımlılık sorununu çözmeye odaklanan, katma değeri yüksek, stratejik yatırımları merkeze alan iddialı bir yol haritasını gözler önüne seriyor. Bu plan, sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda bölgelerarası adaleti sağlama ve yeşil ile dijital dönüşümü hızlandırma hedefleriyle topyekun bir kalkınma manifestosu niteliği taşıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, önümüzdeki üç yıllık süreçte (2026-2028), Türkiye'nin üretim ve yatırım potansiyelini zirveye taşıyacak programlar için devasa bir kaynak ayırdı. Bakanlığın toplam harcama hedefi, 2028 yılına kadar 347 milyar 980,6 milyon lirayı bulacak. Bu bütçe, Türkiye'nin uluslararası arenadaki rekabet gücünü maksimize etme vizyonunun somut göstergesi.
Bütçenin Kalbi: Yüksek Teknolojili Üretim ve Yatırım Destekleri
Tahsis edilen kaynağın aslan payı, yani 315,6 milyar liradan fazlası, "sanayinin geliştirilmesi, üretim ve yatırımların desteklenmesi" alt başlığına ayrılmış durumda. Bu devasa bütçenin ardındaki temel motivasyon, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli üretimi teşvik ederek ithalat ikamesini sağlamak ve Türkiye'yi küresel tedarik zincirlerinde daha güçlü bir konuma getirmek.
Hedefler ise oldukça net ve iddialı: Yatırım teşvik belgelerinde faiz ve sosyal güvenlik prim desteği gibi unsurların artırılmasıyla yatırım ortamının cazibesi katlanacak. Sanayiye kayıtlı işletme sayısının 3 yıl sonunda 10 bin 300'eulaştırılması hedeflenirken, Yeşil Dönüşüm Programı kapsamında desteklenen proje sayısının da 100'e çıkarılması, sanayinin sadece büyümesini değil, aynı zamanda çevre dostu ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını da önceliklendiriyor. Ayrıca, AR-GE ve yenilikçilik destekleri ile ülkenin bilim ve teknoloji kapasitesinin güçlendirilmesi, geleceğin teknoloji lideri olma yolunda atılan en kritik adımlardan biri olacak.
Kalkınmada Bölgesel Adalet Vurgusu
Merkezi yönetimin bu kalkınma hamlesi, sadece büyük sanayi merkezlerini değil, tüm bölgeleri kapsama iddiasında. "Bölgesel kalkınma" programına ayrılan 15,5 milyar liradan fazla bütçe, bölgelerarası kalkınmışlık farklarını giderme hedefine odaklanıyor. Bu kapsamda, yerel kurumlarla uyum içinde yürütülecek projelerle bölgesel potansiyeller açığa çıkarılacak.
Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı ile tamamlanacak proje sayısının 210'a, Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı kapsamındaki proje sayısının ise 145'e çıkarılması hedeflenerek, kalkınmanın sosyal boyutu da güçlendirilecek.
Piyasada Güvenlik ve Standardizasyon İçin Denetimler Sıkılaşıyor
Tüketicinin korunması ve piyasa güvenliğinin artırılması da bütçenin önemli ayaklarından birini oluşturuyor. Bu alana tahsis edilen 8,8 milyar lirayı aşan bütçe, uluslararası standartlara uygun, kaliteli ve güvenilir ürünlerin piyasada yer almasını sağlayacak denetim mekanizmalarını güçlendirecek. Özellikle test ve muayene faaliyetlerinin, hazır ambalajlı mamullerin ve ölçü aletlerinin denetimi sıkılaştırılarak, yerli ve yabancı yatırımcı için öngörülebilir ve adil bir ticaret ortamı oluşturulacak.
Özetle, açıklanan bütçe hedefleri, Türkiye'nin 2028 vizyonunu "üretim, teknoloji ve bölgesel eşitlik" ekseninde yeniden şekillendirdiğini gösteriyor. Bu devasa mali taahhüt, Türkiye'nin sadece ekonomik bir aktör değil, aynı zamanda kendi kendine yetebilen, yüksek teknolojili bir üretim üssü olma kararlılığının altını çiziyor.