Türkiye’nin teknoloji hamlesine yön veren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, girişimcilik dünyasında taşları yerinden oynatacak iki önemli projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor: dijital şirket uygulaması ve mega fon yatırımları. Bu iki yenilik, yalnızca girişim süreçlerini hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’yi uluslararası girişim ekosisteminde cazibe merkezi haline getirmeyi hedefliyor.
Yıl sonuna kadar başlatılması planlanan dijital şirket sistemi, şirket kurmak isteyen girişimcilerin karşılaştığı klasik bürokratik süreçleri ortadan kaldıracak. Tek bir dijital pencere üzerinden tüm işlemler yapılabilecek. Kuruluş sürecinin dijitalleşmesi, hem zaman hem maliyet açısından ciddi avantajlar sunacak. Ayrıca yurt dışında faaliyet gösteren Türk girişimcilerin Türkiye’ye dönerek burada şirket açmasını teşvik edecek bir yapı kurulmuş olacak.
Bu uygulama sadece hız değil; şeffaflık, takip edilebilirlik ve yasal güvence açısından da yepyeni bir dönemi başlatacak.
mega fon ile ileri aşama yatırımlar hız kazanacak
Yatırım bulmakta zorlanan girişimciler için diğer büyük gelişme ise "mega fon" projesi. Seri A ve Seri B yatırım turlarına odaklanacak bu fon, teknoloji tabanlı girişimlerin büyüme sürecine güçlü bir ivme kazandıracak.
Mega fonun devreye girmesiyle birlikte, özellikle ölçeklenebilir iş modellerine sahip girişimler, hem yurtiçi hem de uluslararası pazarlarda daha hızlı büyüyebilecek. Bu fon, girişimlere adeta bir “can suyu” olacak. Yeni yönetmeliklerle birlikte, bu tür fonlara erişim koşulları da sadeleştirilerek yatırım ortamı daha kapsayıcı hale getirilecek.
teknogirişim rozetleri ile girişimler resmen tanınacak
Türkiye’de kurulan, KOBİ vasfına sahip ve 15 yılı geçmemiş girişimler artık "teknogirişim rozeti" alabilecek. Bu rozet, şirketin yenilikçi, teknoloji temelli ve ölçeklenebilir olduğunu belgeleyerek, hem yatırımcılara hem de kamu kurumlarına güçlü bir referans sunacak.
Üstelik bu belgeye sahip girişimler, çeşitli destek programlarına öncelikli erişim hakkı kazanabilecek. Teknogirişim rozetinin geçerlilik süresi ise 36 ay olacak.
yerli blokzincir ağı ve kuantum stratejisi gündemde
Girişimcilik vizyonu yalnızca şirketleşme ve yatırım süreçleriyle sınırlı kalmıyor. 2025 yılı içerisinde, yerli blokzincir ağı kurularak, Gerçek Dünya Varlıkları’nın (Real World Assets) yasal ve teknik zemini oluşturulacak. Bu, dijital varlıkların tanımı ve işlenmesi noktasında Türkiye’ye büyük bir teknolojik özerklik sağlayacak.
Aynı zamanda kuantum teknolojileri alanında ulusal stratejilerin belirlenmesi için çalışmalar başlatılacak. Bu strateji, Türkiye’nin global teknoloji yarışında yerini sağlamlaştırmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor.
dijital dönüşüm kütüphanesi ve yazılım ekosistemi stratejisi
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, girişimcilik ortamını daha da beslemek adına yalnızca yatırım değil, bilgiye erişim ve stratejik yönlendirme alanlarında da önemli projeler yürütüyor.
Yılın ilk yarısında oluşturulan Dijital Dönüşüm Kütüphanesi, girişimlerin dijitalleşme yolculuklarını daha donanımlı ve planlı yürütmelerine destek oluyor. Öte yandan, 2025 sonuna kadar hazırlanması planlanan Yazılım Ekosistemi Strateji Belgesi, yazılım girişimlerine yön verecek yol haritasının temelini oluşturacak.
dijital olgunluk seviyesi artırılarak küresel rekabetçilik hedefleniyor
KOBİ’ler ve büyük işletmeler için devreye alınacak olan Dijital Dönüşüm Destek Programı, firmaların dijital olgunluk seviyelerini artırarak katma değerli üretime geçişlerini hızlandıracak.
Yerli ve özgün bir değerlendirme modeliyle işletmelerin olgunluk düzeyi ölçülecek, ardından bu seviyeyi yukarıya taşıyacak özel destekler sağlanacak. Programın ikinci fazında ise hizmet sektörü için özel ilave geliştirmeler yapılması planlanıyor.
Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminde yeni bir lig hedefi
Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin sadece girişim kuran değil, aynı zamanda girişim büyüten, ölçekleyen ve ihraç edenbir ülke olma vizyonunun temel taşlarını oluşturuyor. Dijital şirket ve mega fon gibi uygulamalar sayesinde artık girişimciler, fikrini hayata geçirmek için beklemek zorunda kalmayacak.
Bu dönüşüm, Türkiye'nin teknolojik bağımsızlığını güçlendirecek, girişimcilik ruhunu derinleştirecek ve küresel rekabette ülkeyi birkaç basamak daha yukarı taşıyacak.