Küresel ticaretin ivme kaybettiği bir dönemde, Türkiye ekonomisi üretim ve ihracat alanında umut veren bir tablo sergiliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Ocak-Eylül döneminde yıllık bazda yüzde 4,1 artış gösteren ihracatın 269,7 milyar dolara ulaştığını duyurdu. Bu gelişme, ekonomide katma değerli üretimin artışı ve rekabet gücünün yükseltilmesi yönünde atılan adımların meyvesini verdiğini gösteriyor.
Ekonomik kırılganlığa karşı stratejik dayanıklılık
İhracattaki yükseliş, yalnızca rakamlardan ibaret değil. Şimşek, büyüme rakamlarının arkasında yatan motivasyonu şu şekilde özetledi: “Önümüzdeki dönemde ana ticaret ortaklarımızda beklenen ekonomik toparlanma, hem yurt içinde hem de yurt dışında finansmana daha kolay ve uygun maliyetle erişim olanağı sağlayacak. Bu durum, ihracatçılarımızın küresel rekabette elini güçlendirecek.”
Ayrıca Euro/dolar paritesindeki dengelenme, ihracat gelirleri açısından Türkiye lehine bir tablo ortaya koyuyor. Tüm bu faktörler, cari dengenin sürdürülebilir seviyelerde kalmasını sağlarken, ithalattaki artışa rağmen ekonomideki genel istikrarı bozmadan ilerlenebileceğini gösteriyor.
Yeni ekonomi vizyonu: üreticinin yanında, ihracatçının arkasında
Şimşek’in açıklamalarında en dikkat çeken unsurlardan biri, katma değerli üretim ve yenilikçi ihracat politikalarına verilen önemin altının çizilmesiydi. Bu yaklaşım, sadece geçici çözümlerle sınırlı kalmayan, kalıcı bir ekonomik modelin inşa edildiğinin göstergesi.
"Politikalarımız, sadece bugünü değil, yarını da güvence altına alacak şekilde tasarlanıyor. Üreticimizin rekabet gücünü artıran bu adımlar, ihracatçımıza küresel pazarda daha fazla alan açacak" diyen Şimşek, Türkiye'nin yüksek teknolojili ve markalaşmış ürünler ihracatında daha fazla pay almasını hedefliyor.
Üretim odaklı büyüme, ihracat temelli kalkınma
Günümüz ekonomi politikalarının temelini oluşturan üreterek büyüme stratejisi, Türkiye’nin küresel ticaret sahnesindeki konumunu yeniden şekillendiriyor. Bu strateji doğrultusunda atılan her adım, sadece ekonomik büyümeyi değil, sürdürülebilir kalkınmayı da hedefliyor.
İhracatın artması, yalnızca döviz kazancını yükseltmekle kalmıyor, aynı zamanda istihdamı destekliyor, bölgesel kalkınmayı hızlandırıyor ve teknolojik dönüşümü teşvik ediyor. Bu nedenle açıklanan her destek paketi, üretici ve ihracatçı için yeni bir fırsat kapısı aralıyor.