İstanbul’un tarih kokan sokaklarında yer alan dört köklü otel, yepyeni bir marka kimliğiyle turizm sahnesine geri dönüyor. Aktürk Hotels’in yıllara dayanan deneyimiyle şekillenen bu yeni oluşum, “AHC Hotels” markası adı altında hayat buldu. Zurich Hotel İstanbul, Grand Beyazıt Hotel, Pierre Loti Hotel ve Villa Zurich Hotel; artık yalnızca birer konaklama noktası değil, AHC Hotels çatısı altında İstanbul’u yaşatan konsept duraklar haline geldi.
Bu dönüşüm, yalnızca isim değişikliğinden ibaret değil. Otellerin her biri, ortak bir vizyon etrafında yeniden konumlandırılarak hizmet kalitesi, müşteri deneyimi ve marka değerinde köklü bir yenilenmeye gitti. Aktürk Hotels’in Kurucu Başkanı Yaşar Aktürk ve Yönetim Kurulu Başkanı Aslı Aktürk Pehlivanlar liderliğinde hayata geçirilen bu yeni dönem, İstanbul’un turizm haritasını yeniden çizmeye aday.
Yeni vizyon, yeni deneyimler: AHC Hotels’in lansmanı göz kamaştırdı
Yeni marka lansmanı, iş, sanat ve turizm dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla İstanbul’da düzenlenen görkemli bir etkinlikle duyuruldu. Gecede sadece yeni logolar veya kampanyalar tanıtılmadı; aynı zamanda AHC Hotels’in taşıdığı felsefe ve 2025–2026 dönemine ait stratejik yol haritası da basınla paylaşıldı.
Aslı Aktürk Pehlivanlar, konuşmasında sadece konaklama değil, duygusal bağ kurma hedefi taşıdıklarını belirterek şu cümleleriyle dikkat çekti:
"İstanbul’un kültürel mirasını modern misafirperverlikle buluşturuyoruz. Her misafirimizin kendini şehrin ruhuna dokunur şekilde hissetmesini istiyoruz. Konforun, estetiğin ve tarihi dokunun buluştuğu bir deneyim sunmayı hedefliyoruz."
AHC Hotels’in odağında sadece yatak kapasitesi ya da lüks hizmet değil; kişiselleştirilmiş, insani ve sıcak bir deneyimanlayışı var. Her otelin bulunduğu semtin dokusunu koruyarak modernizme entegre etmek, bu yaklaşımın temel taşlarını oluşturuyor.
AHC Hotels’in rotası genişliyor: Sırada Ege ve Akdeniz var
Pehlivanlar’ın verdiği bilgilere göre, 2026 yılı itibarıyla marka sınırlarını İstanbul’un ötesine taşıyacak. Ege ve Akdeniz sahillerinde, özellikle wellness ve retreat turizmine odaklanan projeler geliştirilmesi planlanıyor. Yoga kampları, meditasyon alanları ve sağlıklı yaşam konseptli tesisler ile AHC Hotels; hem iç hem de dış turizme hitap eden yeni nesil tatil anlayışının öncülerinden biri olmayı hedefliyor.
Bu yatırımların yalnızca turizm değil, bölgesel kalkınma ve sürdürülebilirlik açısından da katkı sunması bekleniyor. Pehlivanlar’ın vurguladığı gibi, sadece ziyaretçiyi değil, yerel halkı ve ekosistemi de gözeten bir kalkınma modeli tasarlanıyor.
Sürdürülebilirlik, markanın kalbinde yer alıyor
AHC Hotels markası, konaklama hizmetinin çok ötesinde bir duyarlılıkla hareket ediyor. Enerji verimliliği, yerel üreticilerle iş birliği ve çevreye duyarlı tedarik zinciri yönetimi, markanın temel ilkeleri arasında. Bu sayede sadece bugünü değil, yarını da düşünen bir marka kimliği inşa ediliyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Aslı Aktürk Pehlivanlar, çevresel sorumluluğun artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunun altını çiziyor:
"Otellerimiz sadece lüksü değil, bilinçli yaşamı da temsil edecek. Sürdürülebilir uygulamalarla hem doğaya hem de yerel ekonomiye katkı sağlamak istiyoruz."
İstanbul’un turizm kimliğini yeniden tanımlayan bir marka doğuyor
Yerli bir marka olarak hem ulusal hem de uluslararası arenada daha güçlü bir yer edinmeyi hedefleyen AHC Hotels, İstanbul’u ziyaret eden turistlere sıradan bir otel deneyiminden fazlasını vadediyor. Tarihi yarımadada yürüyüşe çıkmakla kalmayıp, o tarihin bir parçası gibi hissettiren, kalınan otel odasının sadece dört duvar değil, şehrin ruhunun yansıması olduğu bir deneyim sunmayı amaçlıyor.
Pehlivanlar, markanın misyonunu şu sözlerle özetliyor:
"İstanbul’u ziyaret eden herkes, şehri bizim gözümüzden görmeli. AHC Hotels ile kalmak, sadece konaklamak değil; bu eşsiz şehrin hikâyesine dâhil olmak demek."
