Türkiye ekonomisinin sanayi lokomotiflerinden Limak Çimento, sürdürülebilirlik vizyonuyla uluslararası arenada yeni bir başarıya daha imza attı. Şirketin 2030 yılına yönelik yakın dönem ve 2050 yılına uzanan net sıfır sera gazı emisyon hedefleri, Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) tarafından resmen onaylandı. Böylece Limak Çimento, SBTi tarafından hem kısa vadeli hem de net sıfır hedefleri onaylanan ilk 10 Türk kurumsal şirketten biri olmayı başardı.
Çevreye duyarlı ve sorumlu sanayi anlayışını merkezine alan Limak Çimento, Paris Anlaşması’nın 1,5°C sınırıyla tam uyumlu şekilde oluşturduğu emisyon azaltım planıyla, sektöründe örnek bir liderlik sergiliyor. Bu gelişme, şirketin çevresel sürdürülebilirlik politikalarının bilimsel ölçütlerle uyumlu ve gelecek nesiller adına umut verici olduğunu kanıtlıyor.
Limak Çimento Grubu CEO’su Erkam Kocakerim, bu önemli başarıya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
“Limak Çimento olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil, tüm iş süreçlerimize yön veren temel bir ilke olarak benimsiyoruz. Bilimin ışığında oluşturduğumuz bu stratejilerle hem iklim krizine karşı güçlü bir duruş sergiliyor, hem de sanayimizin geleceğini güvence altına alıyoruz. SBTi onayı, kararlılığımızın uluslararası bir teyididir.”

Şirket, çevre dostu politikalarıyla sadece üretim alanında değil, şeffaf raporlama ve kurumsal sorumluluk konusunda da sektörüne öncülük ediyor. İlk ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) notunu uluslararası derecelendirme kuruluşu Sustainable Fitch’ten alarak ‘ER3’ ile tescillenen Limak Çimento, bu alanda Türkiye’deki çimento firmaları arasında en yüksek notu aldı.
Ayrıca şirket, 2022 yılından bu yana Karbon Saydamlık Projesi (CDP) kapsamında sera gazı, su güvenliği ve ormansızlaşma gibi kritik çevresel başlıklarda şeffaflıkla raporlama yapıyor. 2024 yılında CDP skoru iki basamak artarak B seviyesine yükseldi. Bu gelişmeler, Limak Çimento’nun yalnızca bugünü değil, geleceği de güvence altına alan sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının somut göstergesi.
Türkiye'nin yerli üretim gücünü küresel iklim hareketiyle buluşturan bu stratejik adım, hem çevreye hem de milli sanayiye kazandırıyor.